19 Mart 2009 Perşembe

KARİYER VE LİYAKAT İSTİYORUZ KEYFİYET DEĞİL

GÖREVDE YÜKSELME SINAVINA DAVA AÇTIK





BAKIM ONARIM MÜDÜRLÜKLERİ HER FABRİKADA AYRI GÖREV TANIMLARI MI VAR ?
TEKNİK ŞEF OLDUKTAN SONRA "EĞİTİM SERFİKASI" ALAMAM MI ?
Görevde yükselme suretiyle yapılacak olan atamalarda kariyer ve liyakat ilkeleri esas alınmalıdır.Kariyer ve liyakatin, birbirlerini tamamlayan ilkeler olarak değerlendirilmesi de mümkündür. Nitekim her iki ilkenin temelinde de, objektif kurallar çerçevesinde işin ehline verilmesi ve hak etme kavramı yatmaktadır. Kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmesinin tek güvencesinin, hizmetin nitelikli, yetişmiş, ehil kamu görevlilerince yerine getirilmesiyle sağlanabileceği esas alınmalıdır.

Diğer taraftan Liyakat ilkesi ise diğer bir değişle Yeterlilik; KAMU çalışanlarının hizmete giriş ve ilerleyişlerinde yeteneklerinin ve başarılarının temel alınmasını ifade etmektedir. Bu ilke, söz konusu hizmet için en ehil, en nitelikli, en başarılı kim ise, hizmetin ifasına yönelik tercihte onun öne çıkarılmasını sağlamaktadır. Kamu Çalışanlarının, yüksek konumdaki kamu görevlilerine veya iktidara yakınlığına göre değil ve fakat yeteneğine ve başarısına göre göreve verilecek ve görevde ilerleyecektir. Söz konusu liyakat ilkesi; her türlü ayrımcılığı ve kayırıcılığı reddeder niteliktedir.

Ancak, somut dava dosyamız incelendiğinde görülecektir ki, kariyer ve liyakat ilkelerine de aykırı hareket edilmiş olup, davalı idarece tesis edilen işlem hukuka aykırıdır.

657’de (Madde 3) Liyakat:Devlet kamu hizmetleri görevine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır.Liyakat ilkesi ile memurlar

* 1- Kamu hizmetine girme
* 2- İlerleme-yükselme
İdare, takdir yetkisini kullanırken;
• Yasaların koyduğu sınırlar içerisinde kalmalı,
• Eşitlik ilkesine uygun hareket etmeli,
• Amacı kesinlikle kamu yararı olmalı,
• Gerekçeye dayanmalıdır.
Yasalar özel koşullar öngörmüş ise idare bunlara uymalıdır. Yürürlükteki Anayasa hükümleri çerçevesinde, İdare’nin sınırsız, bağımsız ve bütünleyici bir düzenleme yetkisinin bulunduğu kabul edilemez. İdare’nin düzenleme yetkisi türevsel, ikincil (derive secondaire) niteliklidir.

Hiç yorum yok: