31 Temmuz 2008 Perşembe

YENİ BİR ANAYASA ŞART


Anayasa Mahkemesi’nin parti kapatmayla ilgili olarak vermiş olduğu kararı ülkeyi rahatlatan bir karar olarak görmekle birlikte eksik buluyoruz.
Zira terör ve şiddete karışmamış siyasi partilerin hiçbir bir şekilde mahkeme kararıyla cezalandırılmasını doğru bulmuyoruz. Çünkü partilerin icraatlarını değerlendirecek olanlar sandıkta oy kullanan vatandaşlardır.
Bu çercevede Anayasa Mahkemesi’nin davayı reddetmesini bekliyorduk. Mahkeme’nin vermiş olduğu bu karar bile demokrasimizin gelişimi açısından memnuniyet vericidir. Ancak millet adına iş yapmanın önüne kulak çekme yaklaşımıyla set konulmuştur. Milletin iradesinin önüne vesayet anlayışıyla çıkmak demokratik bir hukuk devleti olma yolunda ciddi mesafeler kateden ülkemiz adına büyük bir kayıptır. Türkiye bu süreçte enerjisini, heyecanını, dinamizmini ve zamanını kaybetmiştir.
Bu durumdan iktidarı ve muhalefetiyle bütün siyasi partilerin, sivil toplumun, başta yargı olmak üzere bürokrasinin dersler çıkarması ve önümüzdeki süreçte makul bir zeminde buluşarak, Türkiye’nin aydınlık geleceği için kutuplaşmadan uzak, huzur temin edici, toplumsal güveni sağlayıcı bir yol izlenmesi gerekmektedir.
Türkiye kısır çekişmeleri bir kenara bırakarak her alanda acımasızca süren küresel yarışta yerini almalıdır. Türkiye dün-bugün kavgası yaparak yarınlarını karartmamalıdır. Zaman geleceği yeniden inşa etme zamanıdır. 367, başörtüsü ve parti kapatma davaları ile sarsılan ve dengesi bozulan ekonomide, yeni önlemler alınarak, kötü gidiş durdurulmalıdır. Bu süreçte ihmal edilen yoksul kesimlerin sosyal resterasyon projesiyle sosya-ekonomik durumları iyileştirilmelidir.
En önemlisi işleyen, yöneten, buna paralel olarak sorun çözebilen bir sistem geliştirilmelidir. Bunun yolu ise Türkiye’nin önünü tıkayan, demokratik sistem üzerinde bürokratik vesayete zemin hazırlayan 12 Eylül Anayasası’ndan topyekün kurtularak; toplumu kucaklayan, özgürlükçü, katılımcı, evrensel değerlerle donatılmış, yeni bir sivil anayasanın yapılmasıdır. Anayasa yapım sürecinde mutlaka tüm kesimlerin fikirleri alınarak, farklı görüşler yeni anayasaya yansıtılmalıdır. Özellikle yeni anayasayla bireysel hak ve özgürlükler teminat altına alınmalı, Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu değiştirilerek siyaset alanı demokratikleştirilmelidir.
Ülkemizde yaşatılmaya çalışılan bütün olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin geleceğinin aydınlık olduğunu düşünüyoruz. 70 milyon el ele, omuz omuza, gönüle gönüle verdiği taktirde Türkiye’nin kalkınmış ve demokratik bir hukuk devleti olmasının önünde hiçbir engel kalmayacaktır.

15 Temmuz 2008 Salı

Huzurlu Yaşamanın 100 Yolu

1. Ufak şeyleri dert etmeyin. 2. Kusursuz olamayacağınızı kabullenin. 3. Huzurlu ve ılımlı insanların çok başarılı olamayacakları düşüncesini bir yana bırakın. 4. Olumlu ve olumsuz düşüncelerde kartopunun çığ gibi büyüme etkisini unutmayın5. Sevgi kapasitenizi geliştirin. 6. Unutmayın; öldüğünüz zaman bile, hala yapılacak bir dolu işiniz olacaktır. 7. Kimsenin sözünü kesmeyin, cümlesini siz bitirmeyin. 8. İyilik yapın ve kimseye bundan bahsetmeyin. 9. Bırakın ilgiyi başkaları toplasın. 10. İçinde bulunduğunuz anı yaşamayı öğrenin. 11. Sizden başka herkesin bilgili olduğunu düşünün. 12. Sabır geliştirme egzersizleri yapın. 13. Sevgi elini önce siz uzatın. 14. Kendinize sorun: Bir yıl sonra bunun bir önemi olacak mı? 15. Gerçeği kabul edin: Hayat adil değildir. 16. Arada sırada canınızın sıkılması yararlıdır: Bırakın canınız sıkılsın. 17. Strese dayanma gücünüzü arttırın. 18. Haftada bir kez içten bir mektup yazın. 19. Sık sık tekrar edin: Yaşam bir acil durum değildir. 20. Zihninizde özel bir bölüm açın. 21. Her gün bir dakikanızı, minnettar olduğunuz birini düşünerek geçirin.22. Tanımadığınız insanların gözlerine bakın ve gülümseyerek merhaba deyin. 23. Her gün kendinize sessiz bir zaman ayırın. 24. Yaşamınızdaki insanları minik çocuklar ve yüz yaşında ihtiyarlar olarak düşünün. 25. Önce karşınızdaki kişiyi anlamayı amaçlayın. 26. Daha iyi bir dinleyici olun. 27. Savaşlarınızı akıllıca seçin. 28. Çöpü çıkarma sırasının kimde olduğunu hatırlamıyorsanız gidip siz çıkarın. 29. Eleştirme isteğinizi bastırın. 30. Daha ılımlı bir sürücü olun. 31. Unutmayın: İnsanı edindiği huylar oluşturur. 32. Bilmemenin verdiği rahatlığı duyun. 33. İpin ucunu biraz bırakın. 34. Bir bitki yetiştirin. 35. Düzenli olarak vücut egzersizleri yapın. 36. Erken kalkmaya alışın. 37. En inatla savunduğunuz beş iddianızı sıralayın ve bu konularda yumuşamaya çalışın. 38. Planlarınızda esnek olun. 39. Konuşmadan önce derin bir soluk alın. 40. Suçluluğu değil masumiyeti görmeye çalışın. 41. Sırf gırgır olsun diye, size yöneltilen eleştiriyi kabul edin. Göreceksiniz canınız yanmayacak. 42. Kendi görüşlerinizden tamamen farklı makale ve kitaplar okuyun, onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışın. 43. Zihninizi sessizleştirin. 44. Birisi size topu atarsa, onu tutmak zorunda değilsiniz. 45. Olumsuz düşüncelerinize yüz vermeyin.46. Öfkeniz kabarmaya başladığı zaman 10'a kadar sayın. 47. Sorunlarınızı öğretmeniniz olarak görün. 48. Biraz yüzünüz gülsün. 49. Bu da geçer, demeyi deneyin. 50. Gevşeyin! 51. Bugününüzü son gününüzmüş gibi yaşayın. Öyle olabilir. 52. İç dünyanız için zaman ayırın. 53. Olağan şeylerdeki olağanüstülüğü arayın. 54. Kendi işinize bakın, kendinizi başkasının yerine koymayın. 55. Hayatı olduğu gibi kabul edin. 56. Yüreğinizin sezgisine güvenin. 57. Bırakın çoğu zaman başkaları haklı olsun. 58. Daha sabırlı olun. 59. Kendi cenazenize katıldığınızı farz edin. 60. Önce karşınızdaki kişiyi anlamayı hedefleyin. 61. Ruh durumunuzu dikkate alın. Moralinizin bozuk olduğu zamanlar sizi yanıltmasın. 62. Hayat bir sınavdır; altı üstü bir sınav... 63. Herkesin onayını alamayacağınızı unutmayın. Övgü ve yergi aynı şeydir. 64. Rasgele, karşılığını düşünmeden iyilikler yapın. 65. Bir davranışın ardındakini görmeye çalışın. 66. Gönlü bol olmayı, haklı olmaya yeğleyin. 67. Bugün üç kişiye onları ne çok sevdiğinizi söyleyin. 68. Alçak gönüllü olmaya çalışın. 69. Kışa hazırlık (eksikleri gedikleri kapatma) telaşından kaçının. 70. Her gün birkaç dakikanızı, sizi sevecek birini düşünmeye ayırın. 71. Antropolog olun. Ön yargılarınızdan uzak, başka insanların yaşam ve davranış tercihlerini inceleyin.72. Herkesin farklı olabileceği gerçeğini anlayın ve saygı gösterin. 73. Kendinize bir kamusal yardım konusu seçin. 74. Her gün en az bir kişiye beğendiğiniz bir özelliğini söyleyin. 75. Sınırlarınızı öne sürmeyin, yoksa sınırlı olursunuz. 76. Gördüğünüz her şeyde Tanrının parmak izi vardır. 77. Başkalarının fikirlerinde biraz olsun doğruluk payı arayın. 78. Bardağın (ve başka her şeyin de) kırılmış olduğunu varsayın. Her şeyin bir başlangıcı ve bir sonu vardır. 79. Bu ifadeyi iyi anlayın: Nereye giderseniz siz oradasınız. 80. Kendinizi iyi hissettiğiniz zaman şükredin, kötü hissettiğiniz zaman ılımlı olun. 81. Postayla evlat edinin. Bir vakıf yoluyla bir çocuğa yardım edin 82. Yaşamı melodram olarak görmeyin. 83. Aynı anda birkaç şey yapmaya kalkmayın. 84. 'Fırtınanın gözü'nde (karmaşanın ortasındaki sükunet noktasında) bulunmaya çalışın. 85. Sahip olmak istediğiniz şeyleri değil, elde etmiş olduklarınızı düşünün. 86. Dostlarınızdan ve ailenizden bir şeyler öğrenmeye açık olun. 87. Bulunduğunuz konumdan mutlu olmaya bakın. 88. Hizmet vermeyi yaşamınızın değişmez bir parçası haline getirin. 89. Bir iyilik yapın ve karşılığını ne isteyin, ne de bekleyin. 90. Varlığınızı bir bütün olarak kabullenin. 91. Başkalarını suçlamayı bırakın. 92. Yardım etmeye çalışırken önceliğinizi küçük şeylere verin. 93. Unutmayın; bundan yüz yıl sonra dünyada bambaşka insanlar olacak. 94. Sorunlarınıza olan bakışınızı değiştirin. 95. Bir tartışmaya girecek olursanız, kendi görüşünüzü savunmadan önce karşı tarafın savını anlamaya çalışın. 96. 'Anlamlı başarı'nın tanımını bir kez daha yapın. 97. Duygularınıza kulak verin; size bir şey söylemeye çalışıyorlar. 98. Yaşamınızı sevgiyle doldurun. 99. Kendi düşüncelerinizin gücünü bilin. Abartmayın. 100. "Daha fazlası daha iyidir" diye düşünmekten vazgeçin.

11 Temmuz 2008 Cuma

KİTLERİ SAT KURTUL DEĞİL, SORUNLARI ÇÖZ KURTUL






Başkent EDAŞ ve Sakarya EDAŞ Genel Müdürlükle sorumluluk arzlarının özelleştirilmesinden ve memurlara yapılan % 3,96 `lık maaş zammına tepki için ,Başkent EDAŞ Genel Müdürlüğünü önünde basın açıklaması yapıldı.






Memur maaşlarına yapılan yüzde 3.96’lık maaş zammı, çalışanların yüzünü güldürmedi.
Elektriğe yapılan %22’lik zam bile memur maaşlarına yapılan reel kaybımız arasındaki farkı gözler önüne sermektedir.
Türkiye İstatistik Kurumu, gelir gurubu ayırt etmeden 415 maddeyi içeren tüketici fiyatları endeksinde altı aylık enflasyonu yüzde 6 olarak ilan etti. Resmi enflasyon açıklamasının ardından, devlet memurları ve sözleşmeli maaşlarında 15 Temmuz’dan geçerli olmak üzere yüzde 3.96 zam yapılacağı açıklandı. Ancak açıklanan maaş ve enflasyon zammı, pazar ve mutfak enflasyonu ile örtüşmemektedir.
Hükümetin öngördüğü hedeflenen enflasyon tutmamış, tahminlerin üzerinde çıkmıştır. Alt ve orta gurup kesimin harcamaları ve pazardaki enflasyon dikkate alınırsa-ki dikkate alınmalıdır- açıklanan maaş zammı çok düşük kalmış, memur ve sözleşmelileri mutlu etmemiştir. Memur pazar ve mutfak enflasyonuna göre en az yüzde 5 alacaklıdır. Yapılan yüzde 3.96’lık maaş zammına yüzde 5 daha eklenmelidir. Memur Sen olarak, açlık ve yoksulluk sınırları dikkate alınarak memur maaşlarında mutlaka iyileştirmenin yapılmasını, memurların insanca yaşayabileceği bir düzeye çıkarılmasını bekliyoruz.,Dedi

Genel Başkan TONBUL ,TEDAŞ bağlılarında yapılan özelleştirme için sözlerine şöyle devam etti.
Sat Kurtul mantığı çözüm değil. Sermayenin ve rantçıların kamu ya ait işletmelere gözlerini diktiği, dünyamızda yaşanan ekonomik krizlerin ve IMF politikalarının acı reçetelerinin uygulandığı ülkemizde, Ali Cengiz oyunlarının oynandığı özelleştirme sürecinde, hükümetçe uygulanan, yanlış politikalarla, milletimizin ülkemizin geleceğine ambargolar konulmaktadır.
Hepimizce malum olduğu gibi, en son yaşadığımız, şahit olduğumuz Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş ile Sakarya Elektrik Dağıtım. AŞ’nin, özelleştirilmelerinde Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş ihalesinde en yüksek teklif 1,2 milyar dolar, Sakarya Elektrik Dağıtım AŞ’nin ise 600 milyon dolar ‘a satılarak, İki ihale de yabancı ortaklı konsorsiyumlarda kalmıştır. İhale sürecinde firmaların ihalelerden karşılıklı menfaatleri doğrultusunda çekilmeleri çok manidardır. Bizler bu özelleştirmelerde yapılan rantçıların ayak oyunlarını ülkemizde, millet olarak sürekli görmekteyiz. Biz bu Ali Cengiz oyununu yakinen bilmekteyiz. Kaybeden devletimiz ve milletimiz olurken, kazananlar ise yabancı ve rantçı sermayeler, tröstler ve konsorsiyumlar olmaktadır.
Bizler Enerji Bir-sen olarak, insan merkezli dışında kalan, bir özelleştirmeye, Hayır diyoruz. Ve soruyoruz devlet elinde zarar eden KİT’ler ne oluyor da özelleştirilince, yağma Hasan’ın böreği gibi peşkeş çekilerek yabancı sermayelere satılınca kısa sürede kar’a geçiyor. Kit’ler değil, Kit’leri yönetenlerin, işletenlerin beyinleri özelleştirilsin. Enerjinin özelleştirilmesi demek bir ülkenin can damarlarından birinin kesilmesi demektir. Enerji arzlarının özelleştirilmesin de, tüm dünya da özelleştirme politikaları çok dikkatle gözden geçirilmekte, ülkeler ekonomik ve stratejik planlar hazırlayarak enerji güvenliğini, sürekliliğini korumaya çalışmakta iken, 90’lı yıllardan günümüze kadar görev alan özeleştirmeleri çare bilen, hükümetler enerjide aydınlık geleceğimizi, karartmak için mesailerini harcamaktadır. Hükümet, Kemal Derviş’in ve IMF ‘in politikaları aynen uygulamakta ve göz göre göre “Harakiri” yapmaktadır. Günün kurtarılması yerine, yarınların ve geleceğin kurtarılması üzerine planlar ve programlar yapılmalı, enerjide özelleştirme olmamalıdır. Ülkemizi, özelleştirilmeler de yapılan bu yanlışlar büyük bir kaosun eşiğine sürüklemektedir.
Bu yanlış’a, son verin!
Özelleştirilmeden dolayı belirsizlik yaşayan, mağdur olan yüz binlerce Kamu çalışanlarının ekmeği ile oynamayın, rantçılara muhtaç etmeyin, yabancı sermayenin ekmeğine yağ sürmeyin. Darboğazda olan Enerjinin özelleştirilmesi, gelecekte tehlike arz eden yabancı sermayelere satılması yerine, önlemler alınmalı, enerjide alternatif paketler hazırlanmalı, enerjiye yatırımlar yapılmalıdır. Yıllardır ihmal edilen zarar edilmesine göz yumularak özelleştirme yolu ile yabancı sermayelerinin kucağına itilen enerjide, üretimin, iletimin ve dağıtımın bakım ve onarımlarının yapılması, dağıtım şebekelerinin yenilenmesi, Hidroelektrik ve rüzgâr santrallerine önem verilmesine, alternatif kaynaklara yön verilmesine ve Nükleer santrallerin hizmete girmesinin çok geç kalındığı, bir an önce düğmeye basılmasının gerektiğini söylüyoruz.
Enerji Bir-sen olarak, Kit’leri sat kurtul değil, sorunlarını çöz kurtul diyoruz. Çünkü Enerjide Milli politikalarımızı koymadığımız ve korumadığımız takdirde; Yabancı sermayelerin figüranı ve IMF politikalarının Kobayı olmaktan hiç kurtulamayacağız. Aslanlar kendi hikâyelerini yazmadıkları sürede, avcıların yalan hikâyelerine katlanmak zorunda kalırlar.
Bizler bu yanlışın sona ermesi için her zaman, her yerde hukuki süreci devam ettireceğiz, devletimiz ve milletimizin zararına olan özelleştirme ile sürekli mücadele edeceğiz