23 Ekim 2008 Perşembe

Dosya İl Başkanında




Enerji Bir- Sen Kırıkkale Şube Başkanı Cebrail İBİŞ, Ulaştırma Çalışanları Memur- Sendikası il Başkanı Şakir AKTÜRK ve Enerji Bir Sen Kırıkkale Şube Yönetimi, AK Parti il Başkanı Nuh DAĞDELEN’e Yüksek Planlama Kurulu Kararları ve Kamu çalışanlarının sorunlarıyla ilgili Kırıkkaleye temel atma ve açılış törenlerine katılmak üzere gelen Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’a iletilmek üzere hazırladıkları dosyayı verdiler.

Dosyanın tesliminde bir konuşma yapan Enerji Bir_Sen Kırıkkale Şube Başkanı İbiş,”kamu çalışanlarının kendi aralarındaki dengelerin çok iyi korunması ve birtakım haklar verilirken bazılarının mağduriyetine de sebebiyet verilmemesine önemle dikkat edilmelidir. Eşitler arası eşitsizliğe yol açılmamalıdır. Kamuda KİT’lerinde kendi aralarında homojenliği olmayıp aynı unvan grupları arasında sözleşme ücretleri farklılık göstermektedir. Bunun sebebi yönetim kurulu sözleşme ücretlerinin tavan ücretine kadar unvan ve pozisyonlar arasında ücret belirleme yetkisinin olmasıdır.Bu durum da geçmiş yıllarda bazı yönetim kurulları personel lehine skala ayarlaması yaparken bazıları yapmamıştır. Dolayısı ile ayrı unvanlara aynı ek ödemenin yapılması eşitliği değil, eşitsizliği büyütmüştür. YPK Kararı ile 70 bin sözleşmeli kamu görevlisi mağdur olacaktır. Kamu çalışanlarının ücretleri arasında büyük eşitsizlikler ve farklar varken, ilgili karar farkının açılması dolayısıyla, çalışanlar arasında daha büyük ücret adaletsizliğine sebebiyet verecek , çalışma barış ve huzuru bozulacaktır. Kırıkkale’de YPK Kararlarından yaklaşık ikibin kamu çalışanının mağdur olacağını belirti.”
AK Parti il Başkanı Nuh DAĞDELEN’e Başbakanımızın vermiş olduğu sözü tutacağını söyledi.

22 Ekim 2008 Çarşamba

ÖNCELİK İNSANDIR.

Mücadele örgüsünde temel ve vazgeçilmez ilke, üyelerine hizmettir. Öncelik İNSAN’adır. Ne farklı siyasi eğilimler ne de etnik farklılıklar ölçü değildir. Ölçü çalışanların ekonomik ve demokratik taleplerini yaşama geçirmeyi üyelerine yararlı olabilmelidir.
Sendikal mücadele temelinde “ÇALIŞANLARIN İNSANCA BİR YAŞAM DÜZEYİNE ULAŞMASI” ilkesine inanır. Bir kısım sendikalar ideolojiyi esas almış, dolayısıyla marjinalliği aşamayarak çıkmazlara düşmüş veya düşürülmüşlerdir. Öncelikle çalışanların sorunlarına çözüm arar. Tüm çalışanlarını kucaklar. Çalışanlarla ortak hareket eder.
İlkeli ve iddialıdır. Sendikal mücadele çizgisi oldukça nettir. Mücadele ölçüsü sloganlar değil, bilinçli temelidir. Ne siyasi bir parti ne de ideolojik bir kurum mantığıyla hareket etmez. Kitle sendikasıdır. Hedefi tüm çalışanları örgütlemektir. Amacı grevli toplu sözleşmeli bir sendikal haktır.
Teoriden çok pratiğe önem verir. Bireysel yaşamı reddeder. Toplumsal düşünmenin her aşamasında “TABANIN SÖZ VE KARAR SAHİPLİĞİ” ilkesine sıkı sıkıya bağlıdır. BİRİMİZ HEPİMİZ, HEPİMİZ BİRİMİZ şiarı ile hareket eder. Katılımcı, çoğulcu ve özgürlükçüdür.
Tepeden buyurulacak vesayet altında icazetli bir sendikal düzlemin karşısındadır. Tabandan talep edilen ve bilinçli bir mücadele sonucunda kazanılacak SENDİKAL HAKKIN daha yararlı ve daha kalıcı olacağına inanır. HAK VERİLMEZ ALINIR şiarıyla hareket eder.
Temel insan hak ve özgürlüklerinin her türlü tartışmanın dışında olduğuna inanır ve savunur. Sendikamız özgürlükten ve örgütlülükten yanadır. Terör nereden ve kimden gelirse gelsin hedef olarak kimi seçerse seçsin karşısındadır. Düşüncenin suç sayılmasını reddeder. Çalışanlar arasında hiçbir biçimde farklılığı düşünmez ve kabul etmez.
İnsanlığı tehdit eden her türlü birikimin karşısındadır. Bu anlamda kamu yada özel sektör ayrımı yapmaksızın tekelleşmenin karşısındadır. Özelleştirme adına peşkeş çekilmeyi kesinlikle reddeder. İnsanca yaşamın önünü kesen sermaye birikimine karşıdır. İnsanın paranın emrinde değil paranın insanın emrinde olması gerektiğini savunur. Bizim ülkemizde, serbest piyasa elbisesi giydirilmiştir, vahşi kapitalizmi, dünya insanlarının tüm birikimlerini yağmalayan emperyalizmi ve izmleri reddeder, lanetler.
İnsanca ve kardeşçe hep birlikte yaşamayı, sevgi ve hoşgörüyü savunur. Demokrasi anlayışı elli birin kırk dokuzu ezmesi temelinde değildir. Bu manada çoğunlukçu değil çoğulcudur. Herkesin yaşama, kendini ifade etme hakkı vardır ve olmalıdır.Kendisini var olmaya zorlayan şartları ve kendisini var eden İLKELERİNE sıkı sıkıya bağlı kalmak zorundadır. Farklı söylemlerimizi, onur yüklü mesajlarımızı ve ezilen yarınlarına ışık tutacak doğrularımızı hep birlikte haykırmak ve bunlara sahip çıkmak zorundayız. Unutulmamalıdır ki bizi diğerlerinden farklı kılanda bunlardır. Biz büyük bir davayı omuzladıysak ve buna hep birlikte karar verdiysek bunun gereğini de yapabilmeliyiz. Evet bu yolda çile vardır, sıkıntı vardır, uykusuzluk, yorgunluk vardır, coplanma vardır, sürgün vardır. Ama onursuzluk yoktur, haksızlık karşısında susma alçaklılığı yoktur, dayatmalara sessiz kalma yoktur, ümitsizlik yoktur, hele geriye dönüş hiç yoktur ve asla olmayacaktır. Sendikal platformda inandıklarımızı hayata geçirebilmek için daha gayretli olmaya, daha samimi olmaya mecburuz.
Toplumun değer yargılarının ahlak, fazilet ve daha başka insana özgü vazgeçilmez değerlerin de var olduğu ve toplumsal kuruluşumuzun asıl dinamiklerin bunlar olduğunu yüksek sesle haykırmayı zorunlu bir göreve ve kaçınılmaz bir sorumluluk kabul eder.
Emek dostlarına dost, emek düşmanlarına da düşmandır. Zulme rızayı alçaklık, zalime başkaldırı onur bilir. Zalim kim olursa olsun karşısındadır ve mazlum kim olursa olsun onun da yanındadır.

MEMUR SEN DAVA AÇTI

17/10/2008 Günü Ek Ödemelere ilişkin YPK Kararına Karşı DANIŞTAY’da dava açılmıştır. ULAŞTIRMA MEMUR SENGenel Başkanı Halil İbrahim KÜTÜK saat 11:00 da Danıştay önünde Basın açıklaması yapmıştır.
Yüksek Planlama Kurulu’nun, 14/10/ 2008 tarih 27024 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 26/9/2008 tarih 2008/T-16 sayılı kararının :
1)-Ek ödeme başlıklı 6.maddesinin ( 1 ). bendinde yer alan “Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü personeli hariç “ ibaresinin,
2)-Aynı maddenin ( 2 ). bendinde (a), (b), (c), (ç) ve (d) alt bentlerinde tespit edilmiş olan, sırasıyla % 68, 39, 34, 33 ve 28 oranlarının
3)-Sözleşmeli Personel Pozisyonlarına Ait Temel Ücretler başlıklı (EK-I ) de belirlenen en düşük ve en yüksek temel ücretlerin, 996 YTL.ile 2.136 YTL. arasında bir silsileyi takip ederek tespit edilmesi gerekirken, gruplar arasında iç içe geçmiş en düşük ve en yüksek temel ücret tespiti hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğundan, dördüncü gruptaki en düşük temel ücret tutarı olan 1.038 YTL. 3.grupta en düşük temel ücret tutarı olan 1.111 YTL. 2. gruptaki en düşük ücret tutarı olan 1.191 YTL.nin 1.gruptaki en düşük temel ücret tutarı olan 1.349 YTL.nin yürütmesinin durdurulmasına ve iptaline karar verilmesi talebiyle DANIŞTAY’da bugün itibariyle başvuru yapılarak Başbakanlık( Yüksek Planlama Kurulu ) aleyhine dava açılmıştır.

Buna Göre;

a) Kararda, herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin “Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü personeli” hariç tutulmuştur. Bu uygulama açıkça Anayasa’ya, mevzuata ve hakkaniyete aykırıdır.

Davalının 8/5/2006 tarih 2006/T-16 sayılı kararında yer alan aynı ibarenin iptali için açılan Danıştay 11.Dairesinin 2008 / 10217 esasında kayıtlı davada, davalı idare, DHMİ personelinin havacılık tazminatı alması sebebiyle, ek ödemeden ayrı tutulduğunu iddia etmekteyse de, 399 sayılı KHK.nin 21/4/2005 tarih 5335 sayılı yasanın 27.maddesi ile değiştirilen EK 2.Maddesinde aynen :“Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünün 3 üncü maddenin (b) ve (c) bentleri kapsamına giren personeline; aylık tutarı, Avrupa Hava Seyrüsefer Emniyeti Teşkilatı prensipleri çerçevesinde personel maliyetlerinin tamamı karşılanan kadro ve pozisyonlarda bulunanlar için en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) brüt tutarının %200′ünü, kısmen karşılanan kadro ve pozisyonlarda bulunanlar için %100′ünü, diğerleri için %50’sini geçmemek üzere Yüksek Planlama Kurulunca belirlenen oran, esas ve usullere göre “Havacılık Tazminatı” ödenir. Bu şekilde yapılacak ödemeler, sözleşmeli personel için belirlenen ücret tavanı ile kapsama dahil personele verilecek diğer hak ve ödemelerin tespitinde dikkate alınmaz.
Yapılan işin uluslararası niteliği sebebiyle, bütün diğer ülkelere olduğu gibi, Türkiye’deki çalışanlara da gönderilen bir paranın devletin personeline yapacağı ödemede dikkate alınması hukuka ve hakkaniyete aykırıdır.
Söz edilen uluslararası kuruluş, DHMİ personeline ayda 1.500,00 YTL. gönderse, Devlet personeline hiç ücret ödemeyecek midir ?
Kaldı ki,davalı idare,bu savunmasının aksine bir işlemle,Bakanlar Kurulu’nun 7/7/2007 gün 2007 / 12342 sayılı kararıyla, personeli havacılık tazminatı alan Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Personeline ek ödeme yapılmasına karar vermiştir.
Açıklanan sebeplerle, DHMİ personelinin ek ödemeden mahrum bırakılması hukuka aykırı olduğundan, söz konusu ibarenin iptali gerekmektedir.
b) Uygulamanın başladığı 1/1/2006’ dan bu yana, sözleşmeli personel ile çeşitli kanunlara tabi olarak çalışan diğer personele yapılacak ödemelerde, farklı yöntemlerle ödeme yapılmakla birlikte, yaklaşık olarak aynı tutarda ek ödeme verilmiştir.
İdare, 15/8/2008 tarihinden itibaren tüm kamu çalışanlarına aynı esasa göre fakat farklı oran uygulamak suretiyle uygulamayı birleştirmiştir.
Ancak, herhangi bir hukuki, sosyal veya mali dayanağı olmadığı halde, sözleşmeli statüsünde çalışan personelin ek ödeme oranlarını, çeşitli personel kanunlarına göre çalışan personelin ek ödeme oranlarının yaklaşık olarak yarısı oranında belirlemiştir.
Bu uygulamanın sonucunda, diğer personelin ek ödemeleri yaklaşık olarak iki katına çıkarken, sözleşmeli personelin çok büyük bir bölümünün ek ödemeleri 15/8/2008 tarihinde ya hiç artmamış, ya da göz ardı edilebilecek oranda artmıştır.
Örnek vermek gerekirse : 14/8/2008 tarihinde 657 sayılı yasaya tabi çalışan bir avukat ile sözleşmeli çalışan bir avukat 136 YTL. civarında bir ek ödeme almaktaydı.
15/8/2008’den sonra ise 657 sayılı yasaya tabi olarak çalışan bir avukat en yüksek devlet memuru aylığının ( ek gösterge dahil ) % 53’ ü oranında ek ödeme, yani yaklaşık olarak 260 YTL. alırken, sözleşmeli bir avukat aynı miktarın % 28’ini yani 136YTL.alacaktır.
Örnekte görüldüğü gibi, söz konusu YPK kararı, aynı unvandaki personel arasında birbirine yakın miktarlarda ödenmekte olan ek ödemeyi, % 90-100 oranında sözleşmeli personel aleyhine çevirmiştir.
Beş şık halinde tespit edilen bu oranlar yüzünden, yukarıda açıklandığı üzere, hiçbir gerekçesi olmaksızın, sözleşmeli personel denklerinin yarısı oranında ek ödeme almak durumunda bırakılmıştır.
Şimdiye kadar, birbirine yakın miktarlarda ek ödeme yapıldığı için, uygulamanın sürdüğü düşüncesiyle, sözleşmeli personele YPK kararı çıkarılıncaya kadar aylık 200 YTL. ek ödeme avans olarak ödenmiştir. Şimdi binlerce sözleşmeli personel, yapılan avans ödemelerini iade etme durumunda kalmıştır.
Yüksek Planlama Kurulu kararının, 16/8/2008 tarih 2008/14012 sayılı Bakanlar Kurulu kararında tespit edilen oranlarda veya yaklaşık çıkacağı bilindiğinden, sözleşmeli ek ödeme tutarlarının artırılmasını önlemeye yönelik olarak TCDD işletmesi Genel Müdürlüğünce Maliye Bakanlığına ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına gönderilen 22/8/2008 tarih 12693 sayılı yazının da etkisi bulunduğu kanısındayız.
Söz konusu yazıda, 2008 / 14012 sayılı Bakanlar Kurulu kararında tespit edilen oranlarda uygulanması halinde, kuruluşlarında çalışan sözleşmeli personelin ücretlerinin ( I ) sayılı cetvelde çalışan personelin üzerine çıkabileceği bildirilerek, dolaylı olarak sözleşmeli personele yapılacak ek ödemenin artırılmaması istenmiştir.
Söz konusu yazıda, iddia edilen anlamda birbiriyle ilgisiz olan, unvan, makam, meslek, kadro kavramaları birbirine harmanlanarak sözleşmeli personele uygulanacak oranların düşük tutulması ve ek ödeme tutarının artırılmaması istenmiştir.
Adaletsizliğin, sözleşmeli personelin ücretlerinde artış yapmamak yerine (I) sayılı cetvelde görev yapan büyük bölümü Yönetici konumundaki personelin ücretlerinde ek tazminat oranları yükseltilerek artışa gidilerek önlenmesi gerekirdi.
Bunun yanında, Bakanlar Kurulunun 2008 / 14012 sayılı kararında tüm hizmet grupları ayrıntılı olarak düzenlenirken, 2008/T-16 sayılı Yüksek Planlama Kurulu kararında hiçbir bilimsel veriye dayanmaksızın bir gruplama yapılmış, hukuk mantığına ve sistematiğine uygun olmayan bir düzenlemeye gidilmiştir.
KİT.lerde yüzlerce değişik unvanda personel çalışırken, sağlık teknisyenini bir grup, diyetisyen ve teknikeri bir grup, halı eksperini diğer unvanlarla bir grup şeklinde düzenlemenin hiçbir dayanağı bulunmamaktadır.
YPK kararında toplam 20 unvan ismen sayılarak ek ödeme oranları tespit edilmiştir. Halbuki, aynı kararın temel ücretleri gösteren ( EK-I ) ‘inde 174 unvan bulunmaktadır. Buna göre, 154 unvan “diğer unvanlar” kategorisinde yer almış ve en düşük orana ( % 28 ) mahkum edilmiştir. Yani, bu anılan 154 unvana sahip personelin ek ödeme tutarı artırılmamıştır.
Hukuka ve hakkaniyete dayanmaksızın tespit edilmiş olan, söz konusu oranların iptali gerekmektedir.

c) 2008/T-16 sayılı YPK kararının “ ( EK I ) Sözleşmeli Personel Pozisyonlarına Ait Temel Ücretler” başlıklı bölümünde beş grup halinde temel ücret grupları tespit edilmiştir.
Bilindiği gibi, temel ücretlerin tespitinde dikkate alınacak kriterler 399 s.KHK.nin 26.maddesinde düzenlenmiştir.
İdarenin yaptığı gruplama unvan gruplaması değil, temel ücret gruplamasıdır. Dolayısıyla, her grupta o grupta tespit edilen temel ücreti alacak personelin yer alması gerekir.
En yüksek temel ücreti alması gereken unvandakilerin 1.grubu ve sırasıyla alınacak temel ücrete göre diğer grupların teşkil edilmesi gerekirdi.

Buna göre, gruplardaki en düşük en yüksek temel ücretlerinin birbirini takip eden silsilede, 996 YTL ile 2.136 arasında olması gerekirdi. Üst gruba gidildikçe, alt gruptan daha yüksek bir temel ücretle başlaması hukuka ve akla daha uygundur.
Örneğin, 5.gruptaki en düşük temel ücret 996 YTL. en yüksek temel ücret 1.281 YTL. ise, 4.grubun en düşük temel ücretinin 1.282 YTL. 3.grubun en düşük temel ücretinin 1.436 YTL., 2.grubun 1631 YTL. 1.grubun 1.857 YTL olması gerekirdi.
İdarenin mantığı esas alınırsa, 4.grupta yer alıp da temel ücreti 1350 YTL. olan biri temel ücret bakımından çok aşağıda olduğu halde, 1.grupta yer alıp temel ücreti 1.349 YTL olan birinden fazla temel ücret almış olacaktır ki, bu temel ücret gruplarının tespiti mantığına aykırıdır.
Temel ücret gruplarının, birbirine yakın ücret alan unvan gruplarından oluşturulması hukuka ve mantığa daha uygundur. Böylece, 1. temel ücret grubunda olduğu idarece tespit edilmiş olan birine, 4. temel ücret grubundaki birinden az temel ücret ödemek suretiyle hakkaniyete ve eşitlik ilkesine aykırı bir uygulamanın yapılması da önlenmiş olur.
Açıklandığı üzere, idarece sadece temel ücret gruplarının tespitine yönelik olarak yapılan gruplandırmada, gruplandırmanın belli bir silsileye göre ve birbirini takip eder şekilde düzenlenmesi hukuka ve hakkaniyete daha uygun olduğundan ve birinci grupta yer alan bir unvandaki personelin 4.gruptaki birinden veya 2. gruptaki birinin 5. gruptaki birinden daha az ücret alması sebebiyle, haksızlığa ve eşitsizliğe yola açacağından ve çalışma barışını bozacağından 4.,3.,2. ve 1. grupta tespit edilen, sırasıyla 1.038 YTL., 1.111 YTL., 1.191 YTL. ve 1349 YTL. en düşük temel ücretin iptali gerekmektedir.

9 Ekim 2008 Perşembe

İŞ EŞİT Mİ?

Her gün Askerimizin ve polisimizin şehit edildiği daha Aktütün’deki saldırının üstünde bir hafta geçmeden Diyarbakır’daki hain saldırıda polislerimiz şehit olmuştur şehitlerimize Allahtan rahmet yakınlarının ve milletimizin başı sağ olsun. Hükümetimizden ve yetkililerimizden etkin bir terörle mücadele sistemimin geliştirilmesini istiyoruz.
Henüz resmi gazetede yayımlanmayan ancak Bakanlar Kurulu üyeleri tarafından imzalanan Yüksek Planlama kurulu kararları KİT’lerde çalışan Kamu çalışanlarının beklentisini boşa çıkarmış Kamu çalışanlarını ve ailelerini üzmüştür.
Kurumlar arasında ücret adaleti sağlanmasını amaçlayan Eşit işe Eşit ücret Kararnamesi, Kurumların içerisinde adaleti yerle bir etmiştir. Çalışma barışını tamamen yok etmiştir. Resmi gazetede yayınlanmadan bu kararın Kamu çalışanları lehine değiştirilmesidir. Bu konuda Memur-Sen genel Merkezi gerekli girişimleri yapmakta ve yapmaya devam etmektedir.
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’la tarafından açıklanan ve kamuda çalışan personelleri ilgilendiren 103 YTL.den başlanılarak personele ek ödeme yapılması kararlaştırılmış ve Bakanlar Kurulu Kararı ile Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Ancak Bu KİT’lerde çalışanlara YPK Kararı böyle çıkması halinde başbakanımızın sözü havada kalacaktır.
Yapılan ücret düzenlemeleri ile çalışanlarımızın büyük bölümü ardı ardına mağdur edilmekte hakkaniyet sınırları dışına çıkılmakta kamu da çalışma barışı gitgide bozulmaktadır. Bu sebeple, artık bu işe dur demenin zamanı gelip geçmektedir. Elbette Kamu ücret adaletsizliğinin giderilmesi ne denge Tazminatı ne de ek ödemelerle yapılması mümkün olmadığı açıkça görülmüştür. 657 Sayılı kanun, 399 I ve II sayılı cetvel, 4/B ve 4/C ve daha çok sayıda Kanun ve Kanun Hükmünde Kararname ile bu adaletsizliği gidermek mümkün değildir. Tüm yasal düzenlemelerin yerine yeni bir Kamu Personel Mevzuatı artık kaçınılmaz hale gelmiştir. Kamu da çalışan 2 milyonu aşkın memur tek bir mevzuatla yönetilmelidir. Hatta, çoğu memur arkadaşımız işçi arkadaşlardan daha ağır şartlarda görev yapmaktadır. Sosyal taraflarca üzerinde mutabakat sağlanacak bir yasa ile Kamu çalışanının tanımlamasının yeniden düzenlenerek “memur ve işçi” yerine “çalışan” tanımı yapılarak tüm Kamu çalışanları tek bir ücret ve sosyal hak yasası altında toplanmalıdır.
Aksi halde Kurumlar arasında ücret adaleti sağlanması amaçlayan Eşit işe Eşit ücret kararnamesi, Kurumların içerisinde adaleti yerle bir etmiş olacaktır.
YPK kararı kendi içerisinde de tutarsızlık taşımaktadır.Mühendislere % 68 oranında ek ödeme verilirken, Teknik ressam ve labaranta ise % 34 oranında verilmiş olmaktadır. İdari memurlara ise denge tazminatı oranı olan % 28 oranında kabul edilemez bir ek ödeme verilmiştir. Mühendise 195 YTL ,Teknikere 25 YTL, idari Memura ise, 0 ytl yansımış olacaktır. Bu durum Kurumlar arası ücret adaletsizliğini iyice körüklemiştir. Bu zam Mühendise Maliye Bakanlığı bürokratları yaptıkları bu çalışma ile ücret adaletsizliğini ortadan kaldırmak yerine kaos oluşturmuştur. Sendika genel merkez yönetimimiz ve Hukuk danışmalarımız yaptıkları istişare neticesinde YPK kararının Resmi Gazetede yayınlanmasını müteakip hukuksal girişimlerde bulunulacak. Konfederasyonumuz ve diğer sendikalarımızla yapacağımız istişare neticesinde gerekli sendikal hak arama mücadelemiz devam edecektir.