31 Aralık 2009 Perşembe






Enerji Bir-Sen üyelerine cüzdan
2 Ocak 2010 •
Enerji Bir-Sen üyelerine cüzdan

Enerji Bir Sen Kırıkkale Şubesi, 2010 Yılı üyelere yönelik promosyon olarak yaptırılan cüzdanları dağıttı. Enerji Bir Sen Kırıkkale Şube Başkanı Cebrail İbiş, 2009 yılı içerisinde Kamu çalışanlar büyük çoğunluğu borçlu hale getirilmiş, işsizliğe ve yoksulluğa mahkum edildiğini dile getirdi.

ÜYELERİMİZ TEMİNAT ALTINDADIR

Her şeye rağmen asla karamsar olmadıklarını dile getiren Başkan İbiş, “Çünkü biz biliyoruz ki milletimiz, ülkemizi aydınlık yarınlara taşıyacak birikim, iddia ve iradeye sahiptir. Sendikamız, ‘İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır’ anlayışını içeren kültür ve medeniyetimizi referans alarak, sendikacılık misyon ve vizyonuna yeni anlamlar katan emeği, ekmeği ve özgürlükleri birlikte ele alan hizmet sendikacılığı anlayışını bu ülkenin gündemine taşımanın haklı gururunu yaşayan öncü sendikadır. Sendika olarak 2009’daolduğu gibi 2010’da da üyelerimizi risklere karşı koruyoruz Üyelerimiz 15.000 TL ferdi sigortalıdır. Sendikamız ile SBN Sigorta A.Ş ve Grup Marmara Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti. arasında imzalanan sigorta hizmetleri anlaşmasıyla üyelerimizi, kazalardan kaynaklanacak kayıplara karşı Grup Ferdi Kaza Sigortası’yla teminat altındadır”

ÜYELERE YÜZDE 5 İNDİRİM

‘Üyelerimizin hayat standardını artırmak için Kırıkkale’de bulunan Hayat Alış Veriş Merkeziyle Market Alışverişlerinde yüzde 5 indirim anlaşması imzalanmıştır’ diyen İbiş, “Enerji-Bir-Sen Kırıkkale Şubesi olarak 2010 yılına kamu çalışanlarının gasp edilen haklarının iadeleri beklentisi, kazanılmış haklarına yenilerinin eklenip, milli gelirden hak ettiği payı alarak ve toplu sözleşmenin kullanımının önündeki engellerin kaldırılarak yepyeni bir başlangıç yapılması temennisiyle giriyoruz. Bu temennilerle yeni yılın ülkemize, bölgemize ve tüm insanlığa barış, huzur ve saadet etirmesini temenni ediyor, bütün milletimin yeni yılını kutluyoruz” dedi.

9 Aralık 2009 Çarşamba

Ak Partiye Ziyaret



AK Parti’den beklentimiz
10 Aralık 2009 •
AK Parti’den beklentimiz

Enerji Bir- Sen Kırıkkale Şube Başkanı Cebrail İbiş ve yönetim kurulu üyeleri Ak Parti il Başkanı Zühtü Aksal’a iadeyi ziyarette bulundu. İbiş, sendika olarak AK Parti’den beklentilerini iletti. Bazı konuları yargıya taşıyan CHP’yi eleştiren İbiş “CHP zihniyetini anlayamıyoruz” dedi.

ACİL ŞİFALAR DİLİYORUZ

Tokat’ın Reşadiye ilçesi Sazak Köyü yakınlarında devriye görevi yapan jandarma ekiplerine teröristlerin ateş açması sonucu 7 askerimizin şehit olması ve 3 askerimizin de yaralanmasının yüreklerimizi yaktığını ifade eden ibiş “Ülkemizin birlik ve bütünlüğünü bozup, kardeşlik ortamını dinamitlemek isteyenlere karşı oluşturulan barış ve kardeşlik havası, bazı mihraklarca tekrar kaosa dönüştürülmek istenmektedir Enerji Bir -Sen olarak, terörün her türlüsünü lanetliyor, saldırıda hayatını kaybeden şehit askerlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize sabır ve başsağlığı, yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyoruz.”şeklinde konuştu.

KAZANIMLARIN ARTMASI

İbiş “Bizler üyelerimizin yaşadığı ülkenin sorunlarını da dert edinerek sendikacılık yapıyoruz. Taşın altına elimizi koymak istiyoruz. İstiyoruz ki hem insanımıza hizmet edelim, hem de devraldığımız ülkemizi, bizden sonrakilere daha az problemle, mümkünse problemsiz devredelim. Hem ekmeğin hem de millet iradesinin savunuculuğunu yapmanın, sivil toplum örgütlerinin gerçek görevi olduğuna inanıyoruz. Memur-Sen ailesi olarak Türkiye’de kamu çalışanlarında birinci konfederasyonu durumundayız. Amaçla aracı karıştırmadan, amacın insana hizmet olduğunu unutmadan yerel, yerli değerlerle sendikacılık yapmayı önemsiyoruz. Dünyanın bütün çağdaş ülkelerinde muhalefet ve ana muhalefet partileri çalışanlar ve halk ile birlikte olup iktidarı birlikte sıkıştırarak, kazanımların artmasına çalışırken.”

ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR

“Bizdeki ana muhalefet üniversite öğrencilerinin burslarını yargıya taşıyıp iptal ettirdiği gibi, şimdi de bir milyon 17 bin sendikalı memurun aldığı 10 TL toplu görüşme primine göz dikti ve Anayasa Mahkemesi’ne giderek iptal ettirdi. Kamu görevlilerine toplu sözleşme ve grev hakkı verilmesi konusunda sendika ve konfederasyonlarla diyalog ve işbirliği için olması gereken ana muhalefet partisi, işçi sendikalarında uygulanan toplu sözleşme ikramiyesine benzer, kamu görevlilerinin toplu görüşme primleri için Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açarak, iptaline ve kamu görevlilerinin gelirlerinin azalmasına neden olmasını anlamak mümkün değildir”

BÜYÜMEDEN PAY VERİLMELİDİR

“Sendika Olarak Adalet ve Kalkınma Partisinden Bekletilirimiz; Türkiye’nin 2023 hedeflerimiz ve küresel lider vizyonuna uygun demokratik yeni bir anayasa yapılmalıdır. Kamu görevlilerine, temel hakları olan toplu sözleşme ve grev hakkı verilmelidir. 2010 enflasyon hedefi yüzde 5,3 iken, yüzde 2,5+2,5 olarak yapılan zam değiştirilerek yüzde 4+4 şeklinde gerçekleştirilmelidir.2012 yılının ilk altı ayına kadar ödenmesi vaat edilen ek ödeme takvimi belirlenmeli ve 2010 yılı için 30TL+30 TL ek ödeme artışı yapılmalıdır. 2010 yılı için hedeflenen yüzde 3,5 büyümeden pay verilmelidir.”

İYİLEŞTİRME YAPMALIDIR

“Sağlıkta katılım payı kaldırılmalıdır. Masada mücadeleyle kazandığımız; ancak ana muhalefet partisi tarafından açılan dava sonucu kaybettiğimiz toplu görüşme primi yeni bir düzenleme yapılarak tekrar ödenmeye başlanmalıdır. Adil gelir dağılımını sağlamalı ve çalışma koşulları insan onuruna yakışır şekilde iyileştirilmelidir. Toplu Görüşme sonucu anlaşmaya varılan sosyal konulardan iş kolumuzu ilgilendiren itfaiye personelinin yardımcı hizmetler sınıfından çıkarılarak genel idari hizmetler sınıfına alınmalıdır. Parlayıcı ve patlayıcı üretimi yapan MKE Kurumu Fabrikalarına Fiili Hizmet zammı verilmelidir.Bir sayılı cetvele tabi personel ücretlerinde iyileştirme yapmalıdır.”ifadelerini kullandı.

BÜYÜK BİR ÇOĞUNLUKLA İKTİDARA GETİRDİ

İl Başkanı Aksal ise “Türkiye’de AK parti iktidarı çok iyi bir yönetim kadrosuna sahibiz. Ülkenin problemlerini bilen, hastalığı adeta teşhis eden tedavi yöntemlerini bilen bir hükümete sahibiz . Milletimiz bu işin böyle olmadığını izler işte koalisyonlardan ülkeyi 70 sente muhtaç eden hükümetlerden kopmuş olmanın bir sonucu olarak AK Parti’yi tek başına büyük bir çoğunlukla iktidara getirdi. “

MİLLETE HİZMET ARACI

“AK partide yılların birikmiş sorunlarını çözmek için kollarını sıvadı gece gündüz demeden Allah’ın izni ile çalışmalarına devam etti. Öyle bir zaman geldi ki bu çalışmalar milletimizin taktirini kazandı. İkinci defa yalnız başına güçlü bir şekilde iktidara taşıdı. Bizim anlayışımıza göre bu millet kendisini sevenleri seviyor. Milletin iktidar tanımı; kendine hizmet eden devlet yönetimi. İktidar, bizim tanımımıza göre millete hizmet aracı olarak görmenin ötesinde iktidardan bir beklentisi olan parti değil.”

BULANIK HAVAYI

OLUŞTURANLARA

ALET OLMAYALIM

“Biz milletimizin hizmeti aracı olarak iktidarı görüyoruz. AK parti döneminde milletimizin teveccühünü kazanmasının temelinde yatan ana yaklaşım budur. Millet kendisine hizmet edeni seviyor.Peki millet kimi sevmiyor? Millet kendisini sevenleri seviyor. Tabiî ki sevecek kalp kalbe karşıdır. Ama millet bulanık hava oluşturanları sevmiyor. Bulanık havada milletin faydasına bir durum yok. Ne zaman bulanık hava oluşturulduysa o dönemde millet bunun acısını endişesini çekmiş. Millet bulanık havayı sevenleri sevmiyor. Bulanık havayı oluşturanlara alet olmayalım. Bu millet bulanık havayı oluşturanlara alet olmanın da birçok cezasını çekti.”

24 Ekim 2009 Cumartesi

FUTBOLCULARA YEMEK




MKE Kurumu 556. Kuruluş Yıldönümü Bahar Futbol Turnuvasında Kırıkkale il birincisi olan MKE Mühimmat Fabrikası Spor Takımına, Enerji Bir Sen Kırıkkale şube tarafından bir Vural Alabalık tesislerinde akşam yemeği verildi. Yemeğe Enerji Bir Sen Kırıkkale şube yönetimi ile MKE Mühimmat Fabrikası Müdürü Sait Altıntaş, Fabrika Müdür Yardımcısı Osman BÜYÜKKÖPRÜ, İdari İşler Müdürü İsa BAŞTUĞ, Sosyal İşler Müdürü Turgut GAZİOĞLU ve Futbolcular katıldı.
Yemekte konuşma yapan Enerji Bir Sen Kırıkkale şube Başkanı Cebrail İbiş “Mühimmat Sporu teprik ederek Bu tür spor organizasyonlarının birleştirici özelliği vardır. sporun sayesinde dostluk, kardeşlik ve centilmenliğin geliştiştiğini ifade etti
MKE Mühimmat Fabrikası Müdürü Sait Altıntaş’da “Mühimmat Spor Futbolcularına Teşekkür eden Altıntaş bu başarının Ankarada süreceğine inandığını Kupayı Kırıkkale’ye getireceğinize inanıyorum. Ayrıca bu Organizasyonu yapan Enerji Bir Sen şube yönetimine teşekkür ediyorum” dedi

27 Eylül 2009 Pazar

TEDAVİ KATILIM PAYINA MEMUR SEN E BAĞLI SAĞLIK SEN DAVA AÇTI

Maliye Bakanlığının tedavi katılım payı adı altında kamu çalışanlarından ve vatandaşlardan kesinti yapılması ile ilgili yayınladığı genelge ve tebliğin iptali için Danıştay’a Sağlık sen dava açtı.

İlk olarak 2008 yılında Sosyal Güvenlik Kurulu tebliği ile tedavi katılım payı adı altında 2, 4, 6, 10 TL olarak yapılan kesintiler, Danıştay 10. Dairesi tarafından durdurulmuştu. Maliye Bakanlığı Anayasaya göre kanunla düzenlenmesi gereken tedavi katılım payı kesintilerini 4 Eylül 2009 tarihli genelgesi ve 18 Eylül 2009 tarihli tebliğ ile bir kez daha uygulamaya koyarken miktarı da 2, 8,15 TL’ye yükseltti. Sendikamız Hukuk Bürosu, yargı kararlarına ve Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, Maliye Bakanlığının söz konusu genelgesi ve tebliğinin iptali için Danıştay’a dava açtı.

Sendikamız tarafından açılan davanın gerekçesinde, 25 Haziran 2009 tarihinde çıkartılan torba kanunla ‘Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede yapılan ve tedavi katılım payı oranlarının tespitinde Maliye Bakanlığı’nı yetkilendiren düzenlemenin de Anayasanın 73. Maddesine aykırı olduğu ifade edildi. Anayasanın 73. maddesinin 3. Fıkrasında vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin ancak kanunla konulabileceği, 4. Fıkrasında ise kanunla belirlenen sınırlar içinde düzenleme yapma yetkisinin Bakanlar Kurulunda hükmü yer alıyor. Sendikamız Hukuk Bürosu söz konusu tebliğ ve genelgenin iptali için Danıştay’a açtığı davada, buna ek olarak; 5917 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 13.12.1983 tarih ve 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Geçici 8. maddenin 1. fıkrası ile Geçici 9. maddenin ve 5917 sayılı Kanunun 40. maddesinin Anayasaya aykırılık yönünden incelenmesi için Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini de talep etti.

“TEDAVİ KATILIM PAYI UYGULAMASI HUKUK DIŞIDIR”

Sendikamız Genel Başkanı Mahmut Kaçar, Hükümetin çalışanına reva gördüğü yüzde 2.5 + 2,5’luk zammın ardından tedavi katılım payını iki kat artırmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Maliye Bakanlığı’nın web sayfasında yayınladığı kamu görevlileri etik sözleşmesinde halkın günlük yaşamını kolaylaştırmak, ihtiyaçlarını en etkin, hızlı ve verimli biçimde karşılamak, hizmet kalitesini yükseltmek ve toplumun memnuniyetini artırmak için çalışmayı taahhüt ettiklerini belirten Genel Başkanımız Mahmut Kaçar, “Tedavi katılım payı uygulaması hem hukuk dışı hem de etik dışıdır. Dar ve sabit gelirli halktan ve çalışanlarından muayene ücreti keserek, halkın günlük yaşamını kolaylaştırmak ve toplumsal memnuniyeti artırmak mümkün değildir” şeklinde konuştu.

24 Eylül 2009 Perşembe




Her yıl 23-29 Eylül tarihleri arasında çeşitli etkinliklerle kutlanan İtfaiye Haftası, bu yıl yine çözümlenmemiş sorunlar yumağı, teslim edilemeyen kazanılmış hakların beklentisi içinde geçmektedir.

24 saat sürekli görev başında olan İtfaiye Personeli’nin sorunlarının başında can güvenliklerinin halen sağlanamamış olması gelmektedir.

Özellikle can güvenliklerinin sağlanması ve teşkilatların teknolojik alt ve üst yapı ile donatılması konusunda gerekli tedbirlerin acilen alınması gerekmektedir. itfaiye teşkilatları AB standardına ulaştırılması için çalışmaları yoğunlaştırılmadır.

MKE Kurumu parlayıcı, patlayıcı ve yanıcı madde imali yapılmaktadır. Parlayıcı ve patlayıcı yangınlarında söndürme diğer yangınlardan farklılık arz etmektedir. Bu nedenle MKE Kurumu bünyesinde çalıştırtacak itfaiye görevlisi sayısı bir an önce arttırılmalıdır.



İtfaiye erleri herkesin koşarak kaçtığı yangının içine koşarak girmektedirler, dünyanın insan haklarına saygılı tüm toplumlarında itfaiyecilik mesleği mensuplarına farklı bir önem verilmektedir. İtfaiye personeline ne yazık ki özlük hakları her nedense verilmemektedir. İtfaiye Personeli Yardımcı hizmetler sınıfında kabul edilmektedir. Yardımcı hizmetler sınıfı, kurumlarda her türlü yazı ve dosya dağıtmak ve toplamak, müracaat sahiplerini karşılamak ve yol göstermek; hizmet yerlerini temizleme, aydınlatma ve ısıtma işlerinde çalışmak veya basit iklim rasatlarını yapmak gibi 657 sayılı Devlet Memurları kanunda tanımlanmıştır. Bir an önce itfaiye personeli yardımcı hizmetler sınıfından çıkartılmalıdır. Enerji Bir Sen olarak Bu yıl yapılan toplu iş görüşmesinde Bütün itfaiye çalışanlarının Genel İdari Hizmetler Sınıfına alınmasını mutabakat altına alınmış olup bunun gereğini hükümetten beklemekteyiz.


İtfaiyecilik mesleği, son derece kutsal, büyük fedakarlık gerektiren, meslektir. Türkiye’de ne yazık ki itfaiyecilik bir meslek olarak dahi görülmemektedir. Ağır makine kullanımı, hortumla yangını söndürmek için verilen mücadele fiziksel bozukluk ve ağrılara neden olmaktadır. İtfaiyeci hem yangını söndürmeye, hem de kendini bu olumsuz etkenlerden korumaya çalışmaktadır. Bugün itfaiyeci olarak görev yapan arkadaşlarımızın yarısından fazlası mesleki hastalıkların pençesindedir.

cebrail İbiş Kırıkkale şube başkanı

12 Eylül 2009 Cumartesi

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN


Enerji Bir-Sen Kırıkkale Şubesi Ramazan Bayramı için hazırladığı bayram çikolatası ve kolonyalarını üyelerine dağıttı. Bayramlaşma ve çikolata dağıtımında bir konuşma yapan Enerji Bir-Sen Kırıkkale Şube başkanı Cebrail İbiş, Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu kurtuluş olan Ramazan ayını idrak etmiş olmanın bir kez bahtiyarlığını yaşıyoruz. Cenab-ı Hakk bizleri bir kez daha Ramazan bayramına ulaştırdığı için ne kadar şükretsek azdır.



Türkiye Cumhuriyeti, bütün kurum ve kuruluşların sorumluluklarının şuuruyla hareket etmeleri halinde, bugün içine düştüğü yokluk, yoksulluk, gerilim ve çatışma ortamının üstesinden gelerek, dostluk ve barış içinde gelecek yüzyıllara birlikte ulaşacaktır. Sendikamız bugün, sosyal hayatın kurallarına bağlılığı, iş ahengini, çalışma hayatında barışı, ülkemizde ve dünyada tüm insanlar arasında kardeşlik ve dayanışmanın kurulmasını, insan, hak ve hürriyetlerinin herkes tarafından kullanılması için çaba harcamayı, çalışma şartlarını uluslar arası standartlara çıkarmak için gayret göstermektedir. Sendikamız, yoksulluğun önüne geçmek için kitlelerin örgütlenmesini ve eğitilmesini, ülkemizin kalkınmasına ve halkımızın refahına katkı sağlayacak her türlü ekonomik ve sosyal reformları desteklemeyi amaçlamaktadır. Sendikamız İçinden çıktığı ve içinde yaşadığı toplumun yerli ve milli değerlerine duyarlılığı varoluş amacının nirengi noktalarından biridir.

Milletimizin mübarek Ramazan Bayramı'nı bir kez daha en içten dileklerimle kutluyorum.

5 Eylül 2009 Cumartesi

Memur-Sen Kamu çalışanlarının Haklarını alana kadar. Haklı mücadelesine devam edecektir.


Hükümetle Memur sendikaları arasında yapılan toplu görüşme bilindiği üzere uyuşmazlıkla sonuçlanmıştır. Hükümetin yüzde 2,5 artı 2,5 zam önerisine Memur Sen olarak imza atmadık atmayacağımız. 2010 yılında memura önerilen yüzde 2,5 artı 2,5'lik zammın krizde kamu çalışanlarının yaşadığı sıkıntıya çare olmayacaktır. Uzlaştırma Kurulu, memur maaşlarına gelecek yılın birinci altı ayında yüzde 4 ikinci altı ayında yüzde 4 zam yapılmasını önermiştir. Hükümet bu öneriyi dikkate almaya davet ediyoruz.

Memur- sen Yapmış olduğu Ekonomik Kriz ve Kamu Çalışanları Etki-Analiz Araştırması’ sonucu kamu çalışanlarının yüzde 93.7’si ekonomik krizden olumsuz etkilenmiş, tamamına yakınıysa borçlu hale gelmiştir. Memurlar hayatlarını borçla idame ettirmektedir. Ekonomik krizin kamu çalışanları teğet geçmemiş ezmiş geçmiştir. Ülkemizde 9 milyon kredi kartı borçlusunun olması ve bunların 875 binin icra takibiyle karşı karşıyadır.

4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun öngördüğü toplu görüşme sistemi, kamu görevlilerinin sorunlarına çözüm üretmek bir yana görüşmenin ürünü Mutabakat Metni’nin gereklerinin yerine getirilmemesi durumunda uygulanacak bir yaptırım içermemesi nedeniyle yeni sorunlara kaynaklık etmektedir. Bu çerçevede, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nda sendikal örgütlenme, toplu sözleşme, grev, sendikalara üyelik, sendikaların hak ve faaliyetlerine yönelik sınırlamalar öngören hükümler başta olmak üzere uluslar arası sözleşmelerdeki toplu pazarlık hakkına ilişkin gereklerle çelişen düzenlemelerinin oluşturduğu aksaklıkların giderilmesini sağlayacak geniş kapsamlı değişiklik yapılmalıdır. Siyasi iktidarın çalışma yaşamını demokratikleştirmelidir. Bunun yolu da Toplu İş Sözleşmesi ve Grev Hakkından Geçmektedir. Demokratik açılım Memurlara da yapılmalıdır. Avrupa Birliği ve İLO Sözleşmeleri gereği bu hak memurlara verilmelidir. Hükümet memurları üvey evlat olarak görmekten vazgeçmelidir.

Tüketicilerin geliri artırılmadan, alım gücü yükseltilmeden piyasalar canlandırılamaz. Kriz sürecinde iş dünyasına yönelik 70’in üzerinde tedbir alınmış, bu tedbirler çerçevesinde 50 milyar TL sübvanse edilmiştir. Bu kapsamda; emeklilere ve kamu çalışanlarına altışar aylık dönemler halinde 600’er TL olmak üzere kriz bitinceye kadar “kriz çeki” verilmelidir. Kamu çalışanlarının vergi oranları 5’er puan düşürülerek vergi yükü azaltılmalıdır. Böylece kamu çalışanlarına kaşıkla verilen zammın kepçeyle alınmasının önüne geçilmiş olacaktır.

Çalışma barışını ve motivasyonunu bozan ve olumsuz etkileyen çalışanlar arasındaki “Ek Ödeme” farklılıkları giderilerek sosyal adaletin gereği olan “eşit işe eşit ücret” ilkesi hayata geçirilmelidir.
Değerli âğıt bedelleri 15 %50 oranında artırılmıştır. Sürücü belgeleri 40 liradan 60 liraya, nüfus cüzdanları 3 liradan, 4,5 liraya, pasaportlar 90 liradan, 135 liraya yükseltilmiştir. Elektriğe 21.08 oranında artırtılmıştır krizin faturası kamu çalışanları sabit ve dar gelirliye çıkarılmıştır.
Danıştay kararına rağmen yayınlanan Maliye bakanlığının Hasta katılım payı genelgesi ile Sosyal güvenlik kurumlarının açıklarının faturası kamu çalışanlarıma çıkarılmıştır.
Memur-Sen Kamu çalışanlarının Haklarını alana kadar. Haklı mücadelesine devam edecektir.

29 Ağustos 2009 Cumartesi

2009 yılı Toplu Görüşme Tutanağının Resmi Hali

2009 yılı Toplu Görüşme Tutanağının Resmi Hali
4688 sayılı Kanunun 34. maddesinde tarafların anlaşması halinde bir mutabakat zaptı imzalanacağı belirtilmektedir. Ancak 2009 yılı görüşmelerinde taraflar anlaşamamıştır. Bu nedenle de "Mutabakat Tutanağı" yerine, "Toplu Görüşme Tutanağı" imzalanmıştır. Bu tutanakta, mali konularda anlaşmaya varılamadığı belirtilirken, ek-1 sayılı cetvelde yer alan 23 maddede anlaşamaya varıldığı belirtilmiştir. Ayrıca Ek-2 sayılı cetvelde yer alan maddelerle ilgili olarak çalışma yapılacağı belirtilmiştir.






25 Ağustos 2009 Salı

Fiiili Hizmet Zammı

MKE Kurumunda çalışan memurların Fiili Hizmet Süresi zammından yararlandırılması için Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına Yazılı başvuru yapılmış olup Sosyal Güvenlik Kurumunun tutumuna bağlı olarak dava açılacaktır . Bilindiği üzere Memur Sen ve Enerji Bir Ben Bu konuyu bu yapılmakta olan Toplu Görüşme Masasınada taşımıştır.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI’NA



KONU : Fiili hizmet zammının uygulanması talebi hakkındadır.


Bilindiği üzere 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel sağlık sigortası Kanunu’nun 40. maddesinde fiili hizmet süresi zammı düzenlenmiştir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği belirlenmiştir.

Buna göre “Fiili Hizmet Süresi Zammı Uygulamasının Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” 27.09.2008 tarih ve 27010 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Yönetmeliğin 5. maddesinde fiili hizmet süresi zammından yararlanma şartları sayılmış, 6. maddede de fiili hizmet süresi zammı kapsamındaki işyerleri ve işlerinin ne şekilde tespit edileceği düzenlenmiştir.

Yönetmeliğin 6. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun işyerlerinin Kanunun 40 ıncı maddesinde öngörülen fiili hizmet süresi zammı kapsamında olup olmadığının tespitini yapacağı ifade edilmiştir.

Ancak başta MKE kurumunda çalışan üyelerimiz olmak üzere çalışanların sağlığını tehlikeye atmasına rağmen fiili hizmet zammından yararlandırılmadığı görülmektedir.

Oysa yukarıda ifade edilen Kanun ve yönetmelik hükümleri uyarınca, Kurumunuzca, Makine Kimya Endüstrisi’ne bağlı fabrika ve işyerlerinde tespit yapılarak bu yerlerde çalışan personelin fiili hizmet zammından yararlandırılması gerekmektedir. MKE kurumuna bağlı fabrika ve işyerlerinde boğucu, zehirli, patlayıcı madde vb. imalat yapan, sağlığını tehlikeye atarak kamu hizmetini ifa eden personelin 5510 sayılı Kanun’un 40. maddesinde düzenlenen fiili hizmet süresi zammından yararlanması için gereğinin yapılmasını, neticeden tarafımıza bilgi verilmesini talep ederiz.




Bilgi için :

- MKE Kurumu Genel Müdürlüğü

22 Ağustos 2009 Cumartesi

http://www.memursen.org.tr/haberdetay.php?fide=1504

MEMUR-SEN'İN 2009 YILI TOPLU GÖRÜŞME TALEPLERİ İÇİN TIKLAYINIZ

http://www.memursen.org.tr/haberdetay.php?fide=1504

Sendikalar Güner’i ziyaret etti

Memur Sen’e bağlı Enerji-Bir Sen Başkanı Cebrail İbiş, Diyanet Sendikası Başkanı Ünal Uzun, Bem-Bir-Sen Başkanı İsmet Köksal, Toç-Bir-Sen Yakup Güngör, Büro Memur Sen Başkanı Ali Toprak, Sağlık Sen Başkanı Murat Çaykara Enerji-Bir-Sen Kırıkkale Şubesi Genel Sekreteri Yusuf Çatalok ve Sağlık Sen Başkan Yardımcısı Recep Akdoğan Vali Hakan Yusuf Güner’i ziyaret etti.
Ziyaret basına kapalı gerçekleştirildi.

16 Temmuz 2009 Perşembe

10 Haziran 2009 Çarşamba

ÇALIŞANLARIN SORUNLARI ÇÖZÜLMELİDİR.







Enerji bir sen Kırıkkale Şubesi tarafından Vural Alabalık tesilerinde Birlik ve beraberlik yemeği verildi. Yemeğe çok sayıda üye ve davetli katıldı. Yemekte bir konuşma yapan kırıkkale şube başkanı ibiş "Sendikacılık bizim için İnsana hizmet etme aracıdır. Sendikamız da hizmet sendikacılığı anlayışını benimsemiştir üyelerinin hak ve çıkarlarını her alanda koruyup geliştirmesi temel amacıdır.

Hükümetimizden sözde değil özde birşeyler yapmasını istiyoruz bu çerçevede 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu, bir an önce değiştirilmeli, sendikacılığın ana unsuru olan yönetime katılma, grev ve toplu pazarlık hakkı memura verilmeli , Gelir dağılımın adil bir şekilde gerçekleştirilmelidir, Çalışanlar üzerindeki vergi yükünün azaltılmalıdır. Küresel kirizin etkilerinin kamu çalışanları üzerindeki yükü azaltılması amacı ile kamu çalışanlarına yılda enaz iki kez asgari ücret düzeyinde ikramiye verilmelidr.2008 yılında yayınlanan Yüksek Planlama Kurulu Kararları ile, kamu çalışanları arasında hoşnutsuzluk medya getirmiştir. YPK Kararı kamu görevlileri mağdur olmuş ve Bu mağduriyet devam etmektedir. Kamu çalışanlarının ücretleri arasında büyük eşitsizlikler ve farklar varken, ilgili karar farkının açılması dolayısıyla, çalışanlar arasında daha büyük ücret adaletsizliğine sebebiyet vermiş ve çalışma barış ve huzuru bozmuştur. Kamu çalışanlarının beklentisini boşa çıkarmış Kamu çalışanlarını ve ailelerini üzmüştür.
Kurumlar arasında ücret adaleti sağlanmasını amaçlayan Eşit işe Eşit ücret Kararnamesi, Kurumların içerisinde adaleti yerle bir etmiştir. Çalışma barışını tamamen yok etmiştir. Yapılan ücret düzenlemeleri ile kamu çalışanları büyük bölümü ardı ardına mağdur edilmekte hakkaniyet sınırları dışına çıkılmakta kamu da çalışma barışı gitgide bozulmaktadır. Bu sebeple, artık bu işe dur demenin zamanı gelip geçmektedir. Ayinesi iştir,kişinin lafa bakılmaz sözü gereği, YPK kararında ki yanlışlıkları bir an önce hükümet tarafından düzeltilmesini istiyoruz.düzeltilmelidir. dedi.

Sözlerime son verirken,“Hizmet Sendikacılığı” parolası ile faaliyet gösteren Şubemiz, bu yıl yapılan üye tespit toplantılarında üye sayısını geçen seneye oranla MKE Kurumu fabrikalarında % 75 oranında artırdı. DSİ ve Sanayi Ticaret İl Müdürlüğü ve Bedaş Kırıkkale İşletme Müdürlüğünde örgütlülük oranı % 80 oranında gerçekleşti. Emeği geçen üyemizden, işyeri temsilcimizden Yönetim Denetim Disiplin kurulu üyelerimizle Bizi tercih eden üyelerimize şükranlarımızı ve teşekkürlerimizi arz ediyorum.

Enerji Bir Sen Genel Başkanı Hacı Bayram Tombul'da bir konuşma yaptı konuşmasında Memur sen konfederasyonun bu sene en çok üyesi olan konfedarasyon olduğunu memur sen aielesinin hızla büyüdüğü söyledi. Sözlerine Memur-Sen ve Enerji bir Sen'in faaliyetlerinden, YPK kararı ve son toplu görüşmelerde edinilen haklar ve Grup ferdi sigortası hakkında bilgi verdi. Memur-Sen'in başbakanla yaptığı görüşmeyede değinen genel başkan kamu çalışanlarının sorunlarının çözülmesi amacıyla hazırladıkları dosyayı Başbakana verdiklerini bildirdi.

30 Mayıs 2009 Cumartesi


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Konfederasyon Genel Başkanımız Ahmet Gündoğdu, Genel Başkanımız Hacı Bayram Tonbul ve Memur-Sen heyeti görüşme yaptı. Başbakanlık Resmi Konutu’nda yapılan görüşme yaklaşık 1 saat 45 dakika sürdü.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, Genel Başkan Gündoğdu ,başta Türkiye’nin acil çözüm bekleyen sorunları olmak üzere kamu çalışanlarının sorunlarını gündeme getirdi.


Genel Başkanımız Hacı Bayram Tonbul ise kendi hizmet kolumuzda, çalışanların mağduriyetlerini Başbakan Erdoğan’a iletti. Sorunlarına dair çözüm önerilerinden oluşan bir dosyayı da Başbakan Erdoğan’a sundu.

BAŞBAKANA İLETİLEN BİLGİ NOTUNDAKİ BAŞLIKLAR

1- I sayılı cetvele tabii memurların mağduriyeti,

2- YPK kararı eksikliklerinden doğan ek ödemeden faydalanamayan kamu çalışanlarının mağduriyeti (Teknik şef, Müdür Yardımcısı, Genel idari personel v.b,İdari hiyerarşiyi bozan uygulamalar)

3- Menderes EDAŞ ve Göksu EDAŞ’taki yaklaşık 500 çalışanın mağduriyeti

4- KİT’lerde çalışan itfaiye personelinin genel idari hizmetler sınıfına aktarılarak belediyelerdeki itfaiye personeliyle aynı statüye kavuşturulması için (MKE)

5- Çay-Kur personelinin hak kayıpları

6- Key ödemelerinde kaynaklanan sorunlar

Çalışanlardan alınan verginin 5 puan indirilmesini istediklerini ve krizde piyasayı da rahatlatacak kriz çeki uygulamasının da gündeme alınması gerektiğini belirtildi

En azından asgari ücret tutarında senede iki kez ödeme yapılabilir

Toplu sözleşme ve grev hakkı kamu çalışanlarına da verilmelidir.


Kamu Çalışanları Siyaset Yasağı kaldırılmalıdır.

Siyasi partileri kurmak da kapatmak da milletin yetkisindedir.




(CİHAN)
2009-05-29 18:17:08http://www.haberler.com/

29 Mayıs 2009 Cuma

TEŞEKÜRLER

Kırıkkaleye binlerce TEŞEKKÜR
“Hizmet Sendikacılığı” parolası ile iş kolunda faaliyet gösteren sendikamız bu yıl yapılan üye tespit toplantılarında üye sayısını geçen seneye oranla % 75 artırdı. Üye tespit toplantılarının resmi olmayan sonuçlarına göre sendikamızın MKE kurumunda üye sayısı 497 olarak gerçekleşti. Bu rakamlarla 2008 yılında 285 olan üye sayımıza 2009 yılında 212 üye daha eklenmiş oldu. Bu başarıda her türlü zorluklarla mücadele ederek katkı sağlayan bütün Şube yönetim kurulu üyelerimize, iş yeri temsilcilerimize ve üyelerimize şükranlarımızı ve teşekürlerimizi arz ediyoruz.

Kırıkkale DSİ 8-0
Kırıkkale Sanayi Ticaret Müdürlüğü 9-0
Mühimmat Fabrikası 147- 17
Destek Tesisleri İşletme Müdürlüğü 36 -7
Ağır Silah ve Çelik Fabrikası 45-45
Silah Fabrikası 50-50
Prinç Fabrikası 23-32
toplamda Kırıkkalede 318 üyesi ile diğer sendikanın iki katının 16 fazlasına ulaşmıştır



Silah Fabrikası ve çelik Fabrikasında eşitlik olmasına rağmen üye tesbit tutanaklarına askerde olan üyelerimiz şerh düşülmüş bu Fabrikaların işyeri temsilcilikleri sendikamıza geçmiştir.

ENERJİ BİR SEN kIRIKKALE ŞUBE YÖNETİMİ

28 Mayıs 2009 Perşembe

MİLLETİMİZİN BAŞI SAĞOLSUN






Hakkari'nin Çukurca İlçesi Kavşak ile Uzundere bölgeleri arasında bulunan Hantepe mevkiinde teröristlerce döşenen mayının patlaması sonucu operasyona giden 6 askerimiz şehit olurken, 8 askerimiz de yaralandı.



Türkiye’nin hassas dönemlerden geçtiği her zaman diliminde, iyi niyet çabalarını sabote etmek isteyen şer güçlerin her zaman başvurdukları, arkasına saklandıkları terör belasının yeniden hortlatılmasını esefle ve büyük bir nefretle kınıyoruz.



Türkiye, büyük bir ülkedir. Türkiye’nin sorunlarını çözecek irade, yine bu milletin kendisindedir, seçtiklerindedir, görev verdiklerindedir. Dışarıdan, dolaylı ya da dolaysız müdahalelere alet olan ve birilerinin taşeronluğunu yaparak huzur bozan, ocakları söndüren çete bozmalarının bu hareketleri, bölgesinde söz sahibi ülke olma yolunda ilerleyen Türkiye’nin hızını kesemeyecektir.



Terörle mücadelede gerekli adımları atması gerekenlerin, enerjilerini bu yönde kullanarak, teröre zemin oluşturan bataklıkları kurutması gerekmektedir.



Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütlerinden Memur-Sen Konfederasyonu olarak, yapılan menfur saldırıyı şiddetle kınıyor, hayatını kaybeden vatan evladlarına sonsuz rahmet, ailelerine ve milletimize baş sağlığı diliyoruz.

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Üye odaklı çalışmalarımız artarak devam edecek







Enerji Bir-Sen Makina Kimya Şubesi, Konya iline gezi düzenlendi. Geziye çok sayıda üye katıldı. Konya'nın tarihi ve turistik ve mesire yerleri gezildi.Geziye kırıkkale ve Ankara'dan çok sayıda üye katıldı. Gezi hakkında Konuşma yapan Şube Başkanı Cebrail İbiş “Biz Sendikacılığı aidat sendikacılığı değil, Hizmet sendikacılığı olarak görüyoruz. Sendikacılık bizim için İnsana hizmet etme aracıdır. Biz üyelerimizin ve memurlarımızın hizmetine talip olduk ve bunu da şerefli bir görev addettik. Sendikamız da hizmet sendikacılığı anlayışını benimsemiştir üyelerinin hak ve çıkarlarını her alanda koruyup geliştirmesi temel amacıdır. Bizim sendikacılığımız ilke sendikacılığıdır. Sendikamız demokrasiden insan hak ve özgürlüklerinden yana olduğunu belirtti.”
Bu tür sosyal ve kültürel etkinliklerin artararak devam edecegini bunun bir kaynaşmayı beraberinde getireceğini ifade eden ibiş, İktisaden zor şartlarda bulunan memurlar için bunun tatil fırsatı olarak görmekteyiz. Ayrıca
Geziye katılanlara teşekkür eden İbiş , “üyelerin desteği devam ettikçe, üyelerimize yapacağımız hizmetlerin devam edeceğini belirtti.

11 Mayıs 2009 Pazartesi

29 Nisan 2009 Çarşamba

1 yönetici=10 üye

ayrıntılı bilgi için aşağıdaki like giriniz

http://www.turkegitimsen.org.tr/1mevzuatpdf/sigorta_sozlesme.pdf
e taradığı belgelerin otomatik olarak html sürümlerini oluşturur.

www.turkegitimsen.org.tr/1mevzuatpdf/sigorta_sozlesme.pdf
http://www.turkegitimsen.org.tr/1mevzuatpdf/sigorta_sozlesme.pdf dosyasının html sürümüdür.
G o o g l e taradığı belgelerin otomatik olarak html sürümlerini oluşturur.

SENDİKACILIĞIN BELGESİ


http://www.birgun.net/writer_2005_index.php?category_code=1186602856&news_code=1126140164&year=2005&month=09&day=08


AZİZ ÇELİK KÖŞE YAZILARI
GÜDÜMLÜ SENDİKACILIĞIN BELGESİ
03:42 08 Eylül 2005


Geçen hafta "Devlet kesesinden sendikacılık" başlıklı yazımda kamu çalışanları sendikaları nın üyelik aidatlarının devlet tarafından ödenmesine yönelik düzenlemeyi eleştirmiştim. Bu düzenlemenin yaratacağı güdümlü ve kof sendikacılığa dikkat çekmiştim.

Aradan birkaç gün geçmedi pazarlığın bütün detayları ortaya çıktı.

Gazeteci Emin Pazarcı 3 Eylül 2005 tarihli Tercüman Gazetesi’nde "5 YTL’nin gücü" başlıklı yazısında gizli pazarlıkları gün ışığına çıkararak Türkiye çalışma hayatı ve sendikacılık tarihine büyük bir katkı yaptı.

Devlet kesesinden sendika aidatı operasyonunun asıl amacının KESK’i yetkisiz bırakmak olduğu ortaya çıktı.

Okumayan, duymayan ve tarihi bir belge olarak saklamak isteyenler için Emin Pazarcı’nın bu tarihi yazısını aşağıda aktarıyorum.

"5 YTL'nin gücü"

Pazarlıklarda son güne gelinmişti. Bütün memurlar, geçtiğimiz pazartesi günü saat 14:00'te yapılacak toplantıyı bekliyorlardı. Bir telefon trafiği başladı...

Ak Parti Genel Merkezi devreye girdi.

KamuSen yetkilileri, saat 10:00'da Balgat'taki Ak Parti Genel Merkezi'ne geldiler. Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Ayalan'ın odasına girdiler.

Kamu Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, ''MemurSen pasif kalıyor'' iddiasında bulundu:

-KESK'in size karşı tavrı ortada. MemurSen de onlarla etkili mücadele edemiyor. KESK'e karşı bir tek KamuSen mücadele edebilir. Ancak, bizim bu mücadeleyi verebilmemiz için de desteğe ihtiyacımız var.

Ayalan sordu:

-Ne tür bir destek istiyorsunuz? Akyıldız cevap verdi:

-Türkiye'de sendika üyesi olan memurla olmayan arasında hiçbir ücret farkı yok.

Bu da sendika üyeliğini olumsuz etkiliyor. Doğal olarak pek çok memur sendikaya üye olmuyor.

Çünkü, üyelik aidatı verseler de vermeseler de aynı haklardan yararlanıyorlar.

Akyıldız, bu durumun tabanda yakınmalara sebep olduğunu söyledi.

Sendika üyesi memurlara ek ödeme yapılmasını istedi.

Ardından da teklif somut hale getirildi:

1) Sendikaya üye olan memurlara sendika ikramiyesi verilsin.

2) Bu da olmazsa, memurların sendikalara ödedikleri aidatları devlet karşılasın. Maaşlarına ödedikleri aidat kadar ek ödeme konulsun.

Ayalan teklife sıcak baktı... Konfederasyon yetkililerinin yanında Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin'i aradı:

-Arkadaşlar yanımdalar. Bugün yapılacak son toplantıda uzlaşma arzuları var. Getirdikleri talebi ben makul karşıladım.

Hükümet de bu talebe ''tamam'' dedi...

Aynı gün saat 14:00'te de memurlarla Hükümet arasındaki ''mutabakat metni'' imzalandı. Eğer Kamu-Sen'in talebi karşılanmasaydı, imza sıkıntıya girecekti.

Mutabakat metni ortada: Düğümü, sendika üyesi memurlara verilen 5 YTL çözdü. Çünkü, üyelik desteği için memur başına sadece 5 YTL ayrıldı. 5 YTL ile iki paket sigara bile alınmıyor. Ama yaptığı iş büyük! Üyelik aidatları devlet tarafından karşılandığı için, doğal olarak sendika üyesi memurların sayısı artacak.

En azından sendikaların üye sayısındaki erime sona erecek.

Olayın perde arkasında ise, çok önemli bir hesap daha var...

Bugün, memurların sadece yüzde 50' si sendikalı. Yarısı da sendika dışında.

Sendikasız memurların büyük bölümü sol görüşlü değil. Siyasi tercihleri farklı yönlerde. Durum bu olunca, KESK dışındaki sendikaları tercih edecekler.

Büyük bir bölümü Kamu-Sen veya MemurSen'e kaydını yaptıracak KESK gerileyecek..

Diğer memur sendikaları atağa geçecek.

5 YTL, mevcut tabloyu KESK aleyhine iyiden iyiye artıracak.

Üstelik, şimdilik memur maaşlarına en azından böyle bir kalem girmiş oldu.

Sendikalar, önümüzdeki dönemde bastırıp, bu miktarı daha da artırabilirler. Gördünüz mü 5 YTL'nin gücünü?

Koskoca bir sıkıntıyı çözdü ve Hükümet’i rahatlattı."

……….

Uzun söze gerek yok. Güdümlü sendikacılığın belgesi her şeyi anlatıyor.

Artık 2006 toplu görüşme dönemindeki hedef, sendika genel merkezleri için Başbakanlık binasında; sendika şubeleri için valilik binalarında yer istemek olur.
MEMURA SADAKA GİBİ ZAM


İslamda sadaka, müminlerin zekât konusunda Allah ın emirlerine uymada sadakatlerini gösterir. Çoğulu sadakattir. Sadaka kavramında üç temel özelliğin bulunması gerekir: İhtiyaç, mülkiyetin nakli ve temlikin Allah için olması. Ancak halk arasında sadaka dendiğinde dilenciye verilen küçük paralar anlaşılır.

Geçen hafta memur sendikalarıyla hükümet arasındaki toplu sözleşme sonucunda ortaya çıkan zam oranı İslami anlamda değil de, halk arasındaki anlamıyla sadakaya benzedi. Çünkü son derece yetersiz..

2009 yılında memur maaşları yüzde 8.7 zam görecek. Bu artış sendikaları tatmin etmiş görünse de memuru tatmin etmesi düşünülemez.

Memurların yoksullaşma süreci karşısında hükümetlerin hiçbir şey yapmadığı ortada. Hele son krizde büsbütün yoksullaştılar. Yanlış fiyat endeksleriyle ayarlanan zam oranları ve refah payının verilmemesiyle memurlar toplumda sürekli göreli bir yoksullaşma yaşıyor.

2007 yılında enflasyon yüzde 8.4 olmuştu. O yıl memurlara yüzde 12.2 zam yapıldı. Sanılabilir ki, memurlar zenginleşti. Oysa aynı yıl ülke ekonomisi yüzde 4.5 büyümüştü. Bu durumda memurların refahı ancak yüzde 13.3 zam yapılsaydı korunacaktı.

2008 yılında enflasyonun yüzde 9.5 -10.0 kadar olacağını bekliyoruz. Büyüme de yüzde 3.5 kadar olabilir. Bu durumda memurların salt ve göreli refahlarını korumak için yüzde 14 kadar zam alması gerekir. Oysa verilen zam yüzdesi bunun çok altında (yüzde 7.6) kaldı... Memurlar 2008 yılında yoksullaşmış olacak.

Gelelim 2009 yılına. Memur maaşlarının enflasyon beklentisine göre ayarlandığını biliyoruz. Bizce 2009 yılı enflasyonu yüzde 5-6 arasında olabilir. Yüzde 8.7 lik zam da ilk bakışta olumlu gibi görünebilir. Ama refah payı da hesaba katıldığında (ki 2009 yılı büyüme beklentimiz yüzde 5 gibi duruyor) yüzde 10 un üzerinde bir zam gerekiyor. Peki bu yapıldı mı?
Hayır!



Bırakınız geçmişten gelen zararların zaman içinde telafi edilmesini, mevcut durumda memurlara refah payı verilmediği gibi, kimi zaman enflasyonun bile altında kalan zamlar yapılıyor.

Tablo açıkça gösteriyor ki, memur zammı son üç yılda hiçbir durumda memurun toplumdaki yerini korumamış. 2008 yılında enflasyona karşı korumamış. 2007 ve 2009 yıllarında da memurlar genel refah artışından pay alamamış. Bırakınız geçmişteki zararların telafisini.

Peki, memurun hakkını kim koruyacak? Ya oy verdiği hükümet, ya da kaydolduğu sendika. Aslında ne güzel değil mi? Ancak tam tersi oluyor.

Sendika hükümetle arası bozulmasın istiyor. Yani aslında memurdan yana değil. Hükümet de IMF ve mali piyasalarla arası bozulmasın istiyor. Böyle olunca memur da öksüz kalıyor. Öksüz ve yetime de sadakadan başka bir şey düşmüyor.

Hurşit Güneş,
Milliyet Gazetesi, 2 Eylül 2008)

EMEĞİN DEĞERİ

Emeği (işçiyi) üretim sürecinin kullanıp atılabilen, aynı zamanda kolayca yerine yenisi konabilen değersiz bir nesne gibi görmek, kapitalizmin ilk yıllarından bu yana görülen bir durum. Ancak asıl önemli olan nokta, sermayenin artı değeri üreten canlı emeğin birikmesiyle oluşuyor olması.

Nitekim Marx sermayeyi,ücretli işçilerin sömürülmesi yoluyla artı değer getiren değer olarak tanımlıyor. Marxa göre sermaye, ancak canlı emeğin sömürülmesi yoluyla vampir gibi canlanan ve ne kadar çok emerse o kadar çok yaşayan cansız emek demek.

Kapitalizm koşullarında işçilerin yaşamak için emek güçlerini satmaktan başka çaresi olmaması, patronları işçilere karşı acımasız davranmaya iter.

Ancak bir taraftan işçilerin çalışma koşulları sürekli ağırlaşırken, diğer taraftan işçilerin ve işsizlerin hayatta kalması, gerek duyulduğu zaman çalışmaya hazır olmaları gerekir. Çünkü ekonomilerin canlandırılması, üretim araçlarını tam kapasitede çalıştırabilmek için fazladan emek gereklidir. Bu nedenle her zaman bir güvence olarak yedekte tutulan büyük bir emek ordusu (işsizler) vardır. Yedek emek ordusu, üretimin en önemli ve değerli öğesi olmasına karşın, çalışır haldeki emeği sürekli tehdit eder, onun değerini ve pazarlık gücünü düşürür.

Kapitalizmin mutlak sömürü temelli genel yasalarının güçlü bir toplumsal karşı koyuş olmaksızın işleyişi, emek üzerindeki baskı ve denetimi her düzeyde arttırıyor. Bir tarafta artan kâr oranları, zenginlik ve refah; diğer tarafta kuralsızlık, güvencesizlik, yoksulluk ve sefalet. İşsizlik artışı, aşırı çalışma, kayıt dışılık, ücretlerin erimesi, sosyal hakların tasfiyesi gibi gelişmeler bu nedenle son yılların en çok tartışılan konuları.

Bilimde ve teknolojide devrim niteliğinde gelişmeler yaşanması, üretimde gelişmiş makineler ve bilgisayarların kullanılması nedeniyle artık işçilere eskisi kadar ihtiyaç olmadığı iddialarına rağmen, çalışma süreleri uzuyor, işçilerin çalışma temposu (moda ifadeyle performansı) sürekli artıyor. Yüzyıllar süren sınıf mücadeleleriyle kazanılan sendikal örgütlenme, grev ve toplusözleşme hakkı, 8 saatlik işgünü, ücretli izinler, iş güvencesi, sosyal güvenlik hakkı, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri, kadın ve çocukların çalıştırılmasına yönelik sınırlamalar vb çok sayıda kazanılmış hak hedefe konmuş durumda.
Sermayenin ilk andan itibaren yapmakta olduğu ve son yıllarda daha hızlı yapmaya çalıştığı en önemli şey, artı değer oranını yükseltmek ve sermaye birikimi istikrarını sağlamak için ne mümkünse yapmak. Bunun için eline geçen her fırsatı sonuna kadar, kimsenin gözünün yaşına bakmadan kullanıyor. Bu durum, düşük ücretler, çalışma koşullarının ağırlaştırılması ve işçilerin kazanılmış hakları üzerinde ciddi bir tehdit ve baskı yaratıyor.

Sürekli yükselen işsizlik oranları, güvencesizlik, kuralsızlık ve örgütsüzlük nedeniyle emeğin değeri sürekli olarak düşüyor. Değersizleşen emek kendini, piyasanın ve rekabetin acımasız dişlileri arasında güçsüz ve çaresiz hissediyor.

Çalışırken kendisine ne söylense, ne kadar sert davranılsa sesini çıkaramıyor. Gerçek anlamda ücretli bir köle olmasının gereği olarak patronun her dediğine boyun eğiyor. Bir taraftan da piyasada onca işsiz varken çalışma şansına sahip olduğu için kendisini şanslı sayması propaganda ediliyor.

Sermayenin geleceğe yönelik planlarını, yeni saldırı hazırlıklarının boyutlarını yakın geçmişe bakarak tahmin etmek zor değil. Bugünden açıkça görünen bir gerçek var ki, işçi sınıfının ve emek örgütlerinin bugünkü dağınık, istikrarsız ve ne yapacağını bilmez yapısı devam ettikçe, hem emeğin değeri azalmaya devam edecek, hem de her geçen gün bir öncekini mumla arayacağız.

Yine de koşullar ne kadar kötü olursa olsun, yaşanan olumsuz gelişmeler işçileri, somut talepleri etrafında birleştiren ve onların bir sınıf olarak örgütlenmesini kolaylaştıracak çok sayıda olanak da yaratıyor.

Önemli olan bu olanakları doğru ve zamanında değerlendirmek. Tıpkı kapitalizmin ilk yıllarından itibaren sürdürülen sınıf mücadeleleriyle işçi sınıfının haklarını patronlardan söke söke alması gibi, bugün de sermayenin saldırılarına karşı örgütlü ve birleşik bir direniş hattı oluşturulabilirse, yaşanan olumsuzluklar tersine çevrilebilir.


Erkan Aydoğanoğlu
EĞİTİM-SEN Sendika Eğitim Uzamanı

erkanaydogan@gmail.com

GÖZLEM / Evrensel



DEVLET KESESİNDEN SENDİKACILIK:

Bu konuda daha önce de birkaç yazı yazmıştım. Konu yine gündemde. O halde fikri takibe devam edelim. Kamu çalışanları sendikalarının grevsiz-toplu pazarlıksız toplugörüşmeleri hükümetle çay-kahve içme toplantıları bitmek üzere.

AKP hükümetiyle 6. kez yapılan toplugörüşmeler iyice anlamsızlaşmış durumda. Kamu çalışanlarının uluslararası hukuk ve Anayasanın 90. maddesinden kaynaklanan grevli toplusözleşmeli sendikal haklarını tanımak konusunda kılını kıpırdatmayan ve yıllardır sendikaları oyalayan AKP yine aynı yöntemi uyguluyor. Bu yüzden KESK toplantıları protesto ediyor ve katılmıyor; grevli, toplusözleşmeli sendikal hakların hükümetçe kabulünü istiyor. Kamu-Sen ve Memur-Sen ise masada.

Malum, masada hükümet ne derse o olacak! Hükümetin gelirler politikasının temel esaslarının ve sınırlarının ise piyasalar tarafından çizildiği sır değil. Grevsiz-toplusözleşmesiz toplu sohbetlerle bu sınırları değiştirmek, kamu çalışanlarının taleplerini gerçekleştirmek hayal gibi.

Ancak görüşmelere katılan iki konfederasyonun hükümetten ilginç bir başka talebi var ki sonuç alması mümkün gözüküyor! Aslında bu talep yeni değil. 2005 yılında Kamu-Sen ve Memur-Sen tarafından gündeme getirilen ve hükümetçe kabul edilen bu uygulama ile fiilen kamu çalışanlarının sendika aidatları devlet tarafından ödeniyor. 29 Ağustos 2005 tarihinde Kamu-Sen ve Memur-Sen tarafından imzalanan toplugörüşme mutabakat metninin 4. maddesi ile Sendika üyesi olan personele sendika aidatlarından kaynaklanan kayıplarını telafi amacıyla aylık 5 YTL ilave ödeme yapılmasını sağlayacak düzenlemeye gidilmesi öngörülüyordu.

Nitekim bu mutabakat metni 21 Mart 2006 tarih ve 5473 sayılı yasa ile uygulanmaya başlandı. Yasanın ek 4. maddesi kamu görevlileri sendikasına üye olup, kendisinden üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine, anılan kesintinin yapıldığı her ay için 5 YTL tutarında sendika ödeneği verilir” hükmünü içeriyor.

Şimdi Kamu-Sen ve Memur-Sen bu sendika ödeneğini artırmanın pazarlığını yapıyor. Kamu-Sen sendika ödeneği miktarının brüt asgari ücretin 1/12 si oranına (yaklaşık 50 YTL); Memur-Sen ise aylık katsayısının 500 gösterge rakamıyla çarpımı sonucu bulunacak miktara (yaklaşık 25 YTL) yükseltilmesini istiyor.

Bilindiği gibi kamu çalışanları sendikalarının aidatları binde 5 civarında. 5 YTL iki üç yıl önce binde 5 lik sendika aidatlarını karşılar durumdaydı. Şimdi ise karşılamıyor. O yüzden sabit miktar yerine devletten sağlanan sendika aidatlarını bir orana ve katsayıya bağlamak istiyorlar. Akıllıca bir sendikacılık !

Kamu-Sen ve Memur-Sen sendika ödentisinin devlet tarafından sendikalara ödenen bir para olmadığını, bunun yanlış bir kanaat olduğunu ve bu ödeneğin doğrudan sendika üyelerinin cebine gittiğini iddia ediyor ve sendika ödeneğinin adının toplugörüşme ikramiyesi veya toplugörüşme primi olarak değiştirilmesini istiyor.

5 YTL konusunda eleştiriler artınca ve devlet kesesinden sendikacılığı açıkça savunmak mümkün olmayınca şimdi minareye kılıf, isim değişikliği aranıyor. Oysa Kamu-Sen ve Memur Sen tarafından imzalanan protokolde yer alan ifade açık:

Sendika üyesi olan personele sendika aidatlarından kaynaklanan kayıplarını telafi amacıyla 5 YTL ilave ödeme yapılması. Adına ne denirse densin mesele devlet kesesinden aidat sağlamaktır. Artık bu minareyi herhangi bir kılıf örtemez. Devlet sendika üyesine sendika veya toplugörüşme ödeneği verecek ve böylece sendika üyeliği nedeniyle maaşlarda bir düşüş olmayacak. Zaten sendika aidatları maaşlar ödenirken ilgili kurum tarafından kesilip sendikalara aktarılıyor.

Kamu çalışanlarının işvereni devlettir, siyasal iktidardır. Kamu çalışanları sendikalarının muhatabı bir işveren olarak devlettir. Sendikaların görevi, siyasal iktidarla mücadele ederek, pazarlık ederek, güçlerini ortaya koyarak hak almaktır. Sendikalar hangi ad altında olursa olsun işverenden aidat talep ve/veya mali yardım talep edemez.

Sendika ile üye arasındaki en önemli bağlardan biri aidattır. Bu bağ koparsa sendikalar devlet dairesine döner. Sendikaların mali bağımsızlığı ortadan kalkarsa, devlet/işveren kaynaklarına muhtaç hale gelirlerse örgütsel bağımsızlıkları da ortadan kalkar, sarı sendika olurlar.

Öte yandan bu uygulama hukuksuzdur. Çünkü Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununun 20. maddesi sendika ve konfederasyonların kamu makamlarından maddi yardım kabul etmesini yasaklamıştır. 5 YTL uygulaması özünde kamu makamlarından sağlanan bir yardımdır.

Sendika aidatlarının devlet tarafından karşılanması ILO ilkelerine de aykırıdır. ILO denetim organları vermiş oldukları kararlarda, sendikal örgütleri bir kamusal organın bağımlılığı altına sokan finansman sistemlerinin, kamu yetkililerinin karışmasına olanak verdiği için kaldırılmasını istemiştir.

5 YTL sendikacılığının nasıl ortaya çıktığını 1 ve 8 Eylül 2005 tarihli BirGün yazılarımda ayrıntılarıyla yazmıştım.

Gazeteci Emin Pazarcı, 3 Eylül 2005 tarihli Tercüman da 5 YTL lik sendika üyeliği ödentisinin hikâyesini; AKP yöneticileri ile Kamu-Sen arasında yapılan ve KESK i hedef alan pazarlığın perde arkasını cümle cümle yazmıştı.

Konu sadece sendikaların mali bağımsızlığının ihlali değil, hükümete rahatsızlık veren bir sendikal anlayışın cezalandırılmasıdır.

BİRGÜN GAZETESİ

Aziz Çelik (Birgün)

25 Nisan 2009 Cumartesi

BAYINDIR MEMUR SEN DAVA AÇTI

BAYINDIR MEMUR SEN İdari Müdürlerin Ek Ödeme Mağduriyetini Mahkemeye Taşıdık
Faaliyetler Aynı iş, görev ve sorumluluklarla donatılarak makam tazminatı almayanların çok farklı ek ödeme oranlarından istifade ettirilmeleri açıkça hukuka aykırıdır. Teknik hizmetlerden gelmek sureti ile idareci olan personel ile idari hizmetlerden gelmek sureti ile idareci olanlar arasında örneğin şube müdürleri arasında aylık 350-400 TL arasında maaş farkının oluşmasına sebebiyet verilmektedir.

Hattı zatında yapmış oldukları idarecilik görevi idari hizmetler kadrosunda yer almakta olup, teknik hizmetler sınıfı ile bir ilgisinin olmamasına karşın ek ödemeden %100 oranında istifade ederken idari hizmetler kadrosundayken idarecilik görevinde bulunanların daha az bir ek ödemeden istifade etmelerinin hukuki uyarlılığı bulunmamaktadır. Sonuç olarak, açıkça hukuka aykırı bu uygulamanın giderilmesi için öncelikle yürütmenin durdurulması kararı ve hukuka aykırı işlemlerin iptallerine karar verilmesini talep etme zarureti bulunmaktadır.


http://yenisite.bms.org.tr/images/stories/haberler/merkez/idarimudurdava/ekodemedavadilekcesi.doc

23 Nisan 2009 Perşembe

Ne Çete Ne Darbe, Egemenliğin Kaynağı Milli İrade



Ne Çete Ne Darbe, Egemenliğin Kaynağı Milli İrade

Yurdumuzun dörtbir yanının düşman tarafından işgal edildiği, bağımsızlığımızın, milli ve manevi değerlerimizin tehlikeye düşürüldüğü karanlık bir tablodan; milletimizin destansı bir direnişle ayağa kalktığı, kendi geleceğiyle ilgili kararları kendisinin alabileceğini ortaya koyduğu aydınlık bir tabloya geçişi ifade eden TBMM’nin açılışının 89. yıldönümünü kutluyoruz



TBMM, millet iradesinin yansıması, milleti özne kabul edişimizin sembolü, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran iradenin millet iradesi olduğunun göstergesidir.



TBMM; sosyal, kültürel, ekonomik tabaka; cinsiyet, yaş, ırk farkı gözetmeksizin vatan toprakları üzerinde yaşayan herkesin insanüstü bir çabayla yazdığı Milli Mücadele destanını nazma çeken kurumsal güçtür. Millet iradesinin somutlaşmış biçimidir. Milli Mücadele şartları, fert fert bütün milletimizin canı, malı ve kanıyla ortaya çıkmasını gerektirmiş ve milletimiz bütün varlığını mücadele alanına sürerek büyük bir zafer kazanmıştır. Millet yükümlülüğünde gerçekleştirilen bu mücadeleyi milletin bağrından kopan TBMM yürütmüş, sonunda oluşan devlet de, milletin iradesinin hâkim olduğu bir yapıyla tecelli etmiştir.



Mustafa Kemal Atatürk’ün, millet iradesine ve egemenliğin millete ait oluşuna ilişkin şu sözleri son derece manalıdır: “Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkûmdurlar.” “Hâkimiyetine doğrudan doğruya sahip olmanın kıymetini pek iyi anlayan ve pek iyi bilen millet, bu mukaddes hâkimiyetine karşı baş gösterecek her tehlikeyi kahredecektir.”



Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini kavrayamamış, egemenliğin milletin bütününe değil, bir kesime ait olduğu zannına göre hareket edenlerin Milli Mücadele dönemini ve Mustafa Kemal Atatürk’ün millet iradesine ve egemenliğine ilişkin görüşlerini ihtiva eden metinleri tekrar tekrar okumaları ve hazmetmeleri gerekir.



Son zamanlarda milleti hafife alan, milli egemenliği millete rağmen millet için egemen olma tanımıyla oligarşik bir biçime dönüştürmeye çabalayan yaklaşımlarla ilgili süreci yakından takip ediyoruz. Devletin öznesi olan milletin hüsn-i teveccühünü kazanamamış, demokratik usullerle gönüllere hitap ederek mesafe almayı gözü kesmemiş kimi oluşumların ülke idaresini antidemokratik yollarla, çağdışı kalmış metotlarla elde etmeye dönük örgütsel çalışma içerisinde bulundukları açığa çıkmış bulunuyor. Darbeci sıfatının tüm iğrençliğini kuşanma pahasına payandalığa kalkışan kimi sivil görünümlü militarist örgütlerle birlikte hareket eden çetelerin emellerine ulaşamadan yargının pençesine düşmüş olmasıyla milletimizin nasıl bir tehlikeden kurtulduğu da anlaşılıyor. Millet adına karar veren yargının millete kasteden bu oluşumları millet adına tarumar edeceğine inanıyoruz. Çetelere kıyısından köşesinden bulaşan, örgütsel emelleriyle çetelerin emelleri arasında paralellikler kurarak antidemokratik süreçten fayda uman sendika, vakıf, dernek gibi darbe payandalarının da dersini de en güzel milletimiz verecektir.



sendika olarak milletimizin iradesini önemsiyor, hiçbir kısıtlamaya tabi tutulmaksızın kullanmasından yana tavır koyuyoruz. Bu milletin her ferdinin, kendi geleceğini, ülkesinin geleceğini önemsediğini biliyoruz. Demokrasinin kurum ve kurallarıyla yaşamasına kısıtlamalar getiren, demokratik teneffüsün dar bir alanda gerçekleştirilebileceğine ilişkin şerhler koyan ve demokratik ilerleyişi bir koridor içerisine hapseden uygulama biçimlerine sonuna kadar karşı olduğumuzu, tüm gücümüzle karşı duracağımızı deklare ediyoruz.



Ülkemizde toplumsal barış ve huzurun demokrasiyi içimize sindirmek ve millet iradesini egemen irade olarak kabul etmekle mümkün olacağına inanıyor, TBMM’yi kuran, Milli Mücadeleyi gerçekleştiren aziz şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.

15 Nisan 2009 Çarşamba

ENERJİ BİR SEN YETKİLİ OLMALIDIR ÇÜNKÜ;

Enerji Bir Sen, özgürleşme ve sivilleşmenin mücadelesini önceleyerek, vicdanların zincire vurulması girişimlerine karşı cesur çıkışlarıyla özgürlük sevdalılarına bayraktarlık yapmış ve yapmaya devam etmektedir. İşte bunun için, sorunlara çözüm odaklı yaklaşan Enerji Bir Sen yetkili olmalıdır diyoruz ve olacaktır da.

Örgütlenme geleneği bulunmayan ülkemizde bir taban hareketi olarak ortaya çıkan Enerji Bir Sen ailesi, gönüllere hitap ederek, insan merkezli bir anlayışla, gece gündüz çalışarak büyümüş ve büyümeye devam etmektedir.

Enerji Bir Sen; emekle, çileyle, fert fert büyümesini sürdürürken, sendikacılık zemininde izler bırakacak kurumsallaşma sürecini de tamamlamış, bugün “İyi ki Enerji Bir Sen var” denilen bir noktaya ulaşmıştır.

“İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır” anlayışını içeren kültür ve medeniyetimizi referans alarak, sendikacılık misyon ve vizyonuna yeni anlamlar katan Enerji Bir Sen, “Yetkili Sendika” olduğunda bu medeniyetin ve kültürün yeniden inşası için üyeleriyle birlikte üzerine düşen sorumluğu daha güçlü bir şekilde yerine getirecektir.
Enerji Bir Sen, evrensel değerleri dini ve milli değerlerimizin ışığında harmanlayarak; emeği, ekmeği ve özgürlükleri birlikte ele alan hizmet sendikacılığı anlayışını bu ülkenin gündemine taşımanın haklı gururunu yaşayan öncü sendikadır.

Sendikacılığı sadece çalışanların haklarını savunmakla sınırlı dar bir anlayıştan kurtararak ekmeğin ve emeğin ancak demokratik, sivil ve özgürleşmiş bir zeminde değer kazanacağını öngörmüştür. Bu anlayışla Sivil Anayasa, Demokratik Devlet ve Özgürleşmiş Birey kavramlarını özlem olmaktan çıkaracak yeni Anayasa baskısını oluşturma sorumluluğunu üzerine alarak, bu sorumluluğun gereklerini zaman ve zemin ayrımı yapmaksızın sürdürmektedir.

Darbelere, darbecilere, Ergenekonvari karanlık oluşumlara, çetelere, tüyü bitmemiş yetimin, garip gurebanın hakkını yiyenlere ‘dur’ demek için Memur-Sen’in öncülüğünde başlatılan ‘Ortak Akıl Hareketi’nin ayrılmaz parçası olarak tüm teşkilat ve üyeleriyle darbesavar kimliğini hakkıyla ortaya koymuştur.

Bunu yaparken, yurtdışındaki gelişmelere de kayıtsız kalmamış; Filistin gibi hassas olduğumuz konularda yurdun her tarafında olağanüstü bir şekilde organize olarak mazlumların yanında yer almıştır.

Yetkili olmamasını bahane etmeksizin eğitim çalışanları adına birçok kazanımın elde edilmesine zemin hazırlayan ‘etkili sendikacılık’ örneklerini sunmuştur.

‘Çanakkale Ruhu’ ekseninde birleştirici, bütünleştirici bir iklim oluşturmak kaygısıyla faaliyetler sergilemiş, ayrıştırıcı olmaktan özenle kaçınmıştır.


Tabuları kutsallaştırarak onlar üzerinden söylem geliştirmemiş, tam aksine tabuları kırarak insanların daha özgür bir ortama kavuşmaları yönünde çaba göstermiştir.
Başkalarına sataşarak, onlara çamur atarak değil, kendi gündemini oluşturarak yeni şeyler söylemiştir ve bu tutumunu sürdürmektedir.

Gerçekleri inkâr ederek, kronikleşen sorunlarımızı yok sayarak, iflas etmiş ideolojilerin arkasına sığınarak hareket etmek yerine ülke gerçeklerine saygılı ve sorunlarına hassasiyet gösteren bir sivil toplum kuruluşu kimliğini gururla taşımış ve taşımaya devam etmektedir.

‘Çamur at izi kalsın’ anlayışını reddeden, insanları ‘öcülerle’ korkutma politikasına şiddetle karşı çıkan; birleştirici, milli ve manevi değerlerimiz konusunda hassas olan Memur Sen yetkili olmalıdır. Kamu çalışanlarının, kendilerini temsil konusunda azami gayret içinde olan sendikamıza bu yetkiyi vereceğinden hiçbir kuşkumuz yoktur.

Bu çizdiğim tablo ışığında sendikacılığı hak arama davası olarak gören, darbesiz bir Türkiye özlemi çeken, birlik ve beraberliğe, kardeşliğe önem veren bütün Kamu çalışanlarını Memur Sen çatısı altında birlik olmaya davet ediyorum.
Gelin, yarınlarımızı hep birlikte kuralım.

5 Nisan 2009 Pazar

ENERJİ BİR SEN KIRIKKALE ŞUBE YÖNETİMİ YETKİYE KİLİTLENDİ

Kamu-Sen ve bağlı sendikalar Mayıs ayında belirlenecek üye sayılarını artırmak gayesi ile Memur-Sen ve bağlı sendikalara çamur atma yarışını sürdürüyor. Bilindiği gibi Kamu-Sen?in, her gün gerçek yüzü daha iyi ortaya çıkan Ulusal Birlik Hareketine katılmasına en sert tepkiyi Memur-Sen vermiştir. Tepkiler üzerine Kamu-Sen bu oluşumdan çekildiğini açıklamıştır.

BAŞKALARINI KÖTÜLEMEK KENDİNİ ÖVMENİN EN ONURSUZ YOLUDUR
Kamu-Sen ve bağlı sendikalar darbecilerle işbirliklerini unutturmak için ?tencere dibin kara? misali Memur-Sen ve bağlı sendikaları karalama kampanyası başlattı. Memur-Sen?in üye sayısı artarken, üye sayısı 600 binlerden 300 binlerin altına inen Kamu-Sen?in bu çırpınışını anlıyoruz. Onun için biz yolumuza devam edeceğiz. Asla başkalarını karalama yoluna gitmeyeceğiz. Çünkü ?Başkaları hakkında kötü konuşmak kendini övmenin en onursuz bir yoludur.?

SENDİKACILIK HİZMET YARIŞIDIR
Sendikacılık bir hizmet yarışıdır, birbirine çamur atma yarışı değildir. Sendikacılık, ülke menfaatlerini düşünmek ve milletin huzuru ve iyiliğini her şeyin üstünde tutmaktır. Felaket tellallığı yapmak, hükümeti yıkma girişimlerine ortak olmak ve darbecilerle kol kola olmak değildir. Kamuoyu kimin ne olduğunu ve neye hizmet ettiğini çok iyi biliyor.
Kamu-Sen ve bağlı sendikalar Memur-Sen?e ve bağlı sendikalara kitap ve broşürlerle çamur atarak üç beş üyeyi kısa bir süre için kandırabilirler. Ama insanlar sürekli kandırılamazlar. Kamu-Sen ve bağlı sendikaların sözlü ve yazılı saldırılarının ?Saldırılar kenetleşmeyi sağlar? kuralı gereği Memur-Sen ailesinin yek vücut olmasına hizmet edeceğine inanıyoruz. Ve günden güne eriyen üye sayılarını yalan, iftira ve dedikodu ile önlemeye çalışanlara şunu demek lazım; ?Kardeşim siz dedikoduyu bırakın da darbecilerle ilişkileriniz ne alemde? Ondan haber verin.?

HALİS NİYET VE İSTİKAMET

?Bazı sivil oluşumların hayatiyetini asırlar boyu sürdürmesini sağlayan hikmet ne olabilir?? sorusuna Prof Sabahattin ZAİM hocamızın verdiği cevap; ?Halis niyet ve istikamet?.olmuştur. İşte uzun süreli hizmetin yolu? Bu gidişle Kamu-Sen?in sonu MİSK (Milliyetçi İşçi Sendikaları Konfederasyonu) gibi tarihe karışmak olacaktır. Bizden söylemesi
MUHALEFET ALTERNATİF ÜRETMEKTİR
Sendikalar ebedi muhalefet örgütü olarak tarif edilir. Aslında muhalefet farklı görüş farklı düşünce demektir. Alternatif üretmektir. Mevcut görüşe farklı bakış açısı ile yaklaşmaktır Alternatif üretemeyenler ise muhalefeti sadece yapılanlara karşı çıkmak ve kötülemek olarak görmektedir. Biz sendikacılığı ne kuruma karşı ve ne de hükümete karşı ebedi muhalefet yapmak olarak kabul etmiyoruz. Bardağın hem boş tarafının hem de dolu tarafının görülmesini, ilahi adalet misali sevap ve hataların birlikte değerlendirilmesini istiyoruz.

FELAKET TELLALLIĞI
Kamu-Sen?in de aralarında yer aldığı felaket tellalları Türkiye?nin ve laik cumhuriyetin tehdit altında olduğunu, devletin hatta dinin elden gittiğini söylüyorlar. Şurası çok açık ki ne Türkiye'nin parçalanmak üzere olduğu, ne laikliğin ağır bir tehdit altında olduğu, ne de dinin elden gittiği doğru. Yapılan anketler ülkemizde dindarlığın yükseldiğini gösteriyor. Her yıl 70 binlerde olan hac başvuruları bu yıl 600 binlere ulaştı.Türkiye'nin bütün komşuları ile iyi ilişkileri var.

Aslında tehlikede olan bu felaket tellallarının koltukları ve hortumlarıdır. Halk bunu biliyor ve görüyor. Ve onun için halkımız bütün çırpınışlarına rağmen bu felaket tellallarının yalanlarına inanmıyor. Biz bu ülke halkının moralini ve gelecek ümitlerini yıkmaya kimsenin hakkının olmadığına inanıyoruz..

HERKES YEDİĞİNDEN İKRAM EDER

Yavuz Sultan Selim?e Şah İsmail bir hediye paketi gönderir. Paket açılır. İçinden birtakım eşyalar ve çok ağır bir pis koku çıkar. Yavuz içinde çok güzel ve temiz yiyeceklerin olduğu bir paketi küçük bir notla birlikte Şah İsmail?e gönderir. Notta, ?Herkes yediğinden ikram eder?yazıyordu.
AYİNESİ İŞTİR KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ
Bize saldıran ve çamur atma yarışına girenlere biz yaptığımız hizmetlerle cevap veriyoruz. ?Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır.? Bize çamur atanlar her gün erirken bizim üye sayımızın günden güne artması doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Allah doğruların yardımcısıdır.

28 Mart 2009 Cumartesi



HALKIN YOLUNDA, HAK'KA YÜRÜDÜ

Türkiye, ülkesi ve milleti için siyaset yapan bir liderini, bir vatan evladını, bir vatan sevdalısını kaybetti. Kahramanmaraş’tan Yozgat’a giderken bindiği helikopterin düşmesi sonucu, bir kaç gündür haber alınamayan BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, halka hizmet için çalışırken Hakka yürüdü.

Siyasete bir duruş kazandıran, ‘adam gibi adam’ Muhsin Yazıcıoğlu, ilke sahibiydi, demokrattı, sivildi, dürüsttü, saygındı. Dindardı. Hep içimizden biriydi. İçimizden biri gibi yaşadı. Bütün liderlere soy adıyla hitap edilirken, o hep adıyla anıldı; Muhsin Başkan oldu.

Halka hizmet için çıktığı yolculuk, Hak’ka ulaşarak son buldu. Kahramanmaraş'ın Çağlayancerit ilçesindeki miting sonrası, Yozgat’ta düzenlenecek mitinge yetişmek üzere, ilk kez kiraladıkları helikopterle Yozgat’a doğru yola çıkan Muhsin Yazıcıoğlu, yıllar önce Mamak Cezaevi'nde yatarken yazdığı şiirdeki gibi veda etti milletine...

"Beton çok soğuk, üşüyorum" demişti şiirinde. 2 bin 200 metre yükseklikte soğuk ve tipi altında yine şiirinde olduğu gibi üşüyerek gitti ulaşmak istediği sonsuzluğun sahibine. Tıpkı şiirinde dediği gibi:

"Ben sonsuzluğu düşünüyorum

Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum

Durun kapanmayın pencerelerim

Güneşimi kapatmayın

Beton çok soğuk, üşüyorum.

Memur-Sen olarak, başta Muhsin Yazıcıoğlu olmak üzere; BBP Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ, İl Başkan Yardımcısı Yüksel Yancı, BBP Belediye Meclis Üyesi Adayı Murat Çetinkaya, İHA Muhabiri İsmail Güneş, helikopter pilotu Kaya İstektepe’ye Allah(cc)’tan rahmet ve mağfiret; ailelerine, BBP camiasına ve milletimize baş sağlığı ve sabır diliyoruz.

Ruhunuz şad, mekanınız cennet olsun.

MEMUR-SEN’DEN BBP’YE TAZİYE ZİYARETİ






Memur-Sen Yönetim Kurulu, elim bir kaza sonucu aramızdan ayrılan BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatının resmen açıklanmasından hemen sonra BBP’ye taziye ziyaretinde bulundu.

Ziyarette BBP Genel Sekreteri Yalçın Topçu ve yönetim kurulu üyeleriyle görüşen Memur-Sen heyeti, duydukları acı ve üzüntüyü iletti.

Ziyaret sonrası partililer ve basın mensuplarına da bir açıklama yapan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Türk-İslam tarihi yazılırken, Muhsin Yazıcıoğlu’na özel bir sayfa açılacaktır. Çünkü, yaşadığı yüzyılın her türlü entrikalarına karşı bir liderin nasıl olması gerektiğinin müşahhas bir örneği olmuştur. Attığı her adım demiyorum, aldığı her nefesin hakkını vererek yaşadığına bütün kalbimle inanıyorum. Anti demokratik her sürece karşı dik durmasını bilmiştir. Milletin değerlerini üşütmemek için, hep üşüdü, bedel ödedi. Allah(cc) rahmet eylesin” şeklinde konuştu.

Gündoğdu, Muhsin Yazıcıoğlu’nun, bildiğimiz siyasetçi ve liderlerin aksine, soy adıyla değil, ismiyle anıldığı ve bilindiğine dikkat çekerek, “Adam gibi adamdı. Adıyla anıldı. O, Muhsin Başkandı, Muhsin Başkan olarak da aramızdan ayrıldı” dedi.

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu ve yönetim kurulu üyeleri, helikopter kazasının duyulmasından itibaren, her gün BBP Genel Merkezi’ni ziyaret ederek, gelişmeleri yakından takip etmiş ve BBP camiasının acı ve üzüntüsünü paylaşmıştı.

27 Mart 2009 Cuma

TÜRKİYE'NİN BAŞI SAĞOLSUN Hep BİZDEN. Hep BİZİM gibiydi.


BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, geçtiğimiz hafta Karaman ziyaretinde ölüm üzerine bir konuşma yaparak, “Hiç birimizin garantisi yok” demişti.
doğru gideceğiz. Allah’ın izniyle hayatım boyunca hep böyle gittim. Allah’ın izniyle, olsak da milletle olacağız. Olmasak da, milletle olmayacağız. Yarın ahirette Allah, bize ‘Niye iktidar olmadın’ diye sormayacak. Sorsa da ‘Vermediniz’ diyeceğiz.

”"Milli çizgisini inandığı şekilde mücadeleye dönüştürerek bir ömür o yolda yürüyüşünü sürdüren, Temiz geldi, temiz yaşadı.
Temiz bir siyasetçi, hayır siyasetçiden öte, temiz bir dava adamı oldu.
Yürekliydi.
Hep dik durdu.
Hep kendini aşan işler yaptı.
Hep fedakardı.
Hep davasını öne aldı.
Hep dost canlısıydı.
Hep samimi idi.
Hep BİZDEN.
Hep BİZİM gibiydi.
Hep Anadolu kaldı.
Hep delikanlı kaldı.
Hep can dostu kaldı.
Kimse onda yamukluk görmedi, ondan yamukluk beklemedi. O dümdüzdü. dosdoğru idi.
Siyasetin hiçbir kiri bulaşmadı üzerine.
En zor zamanlarda, o, en diri sözü söyledi:
"Millete dönen namluya selam durmam!" dedi.
Muhsin Yazıcıoğlu...
Onun için içimiz yanıyor." memleketimizin güzide evlatlarından, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu beyefendi ve yol arkadaşlarının ahirete irtihalini öğrenmiş olmanın hüznü içindeyiz. Başta Muhsin Yazıcıoğlu beyefendi olmak üzere beraber aynı kaderi paylaşan arkadaşlarına Cenab-ı Erhamurrahimin'den rahmet ve mağfiret niyaz eder, kıymetli eşi, ailesi, akrabaları, Büyük Birlik Partisi mensupları ve Türk-İslam alemine taziyelerimi arz ederiz."
ENERJİ BİR SEN KIRIKKALE ŞUBE YÖNETİMİ

22 Mart 2009 Pazar

ÇALIŞMA YAŞAMINDA STRES





Enerji Bir-Sen Kırıkkale Şubesi “Çalışma Yaşamında stres” adlı bir söyleşi düzenledi. Söyleşide açıklamalarda bulunan Uzman Doktor İbrahim Yılmaz “Stres yaşamın gerçeğidir” diyerek katılımcılara stresten uzak durulması hakkında uyarılarda bulundu



4688 DEĞİŞTİRİLMELİDİR

Programda açılış konuşması yapan Enerji Bir-Sen Kırıkkale Şube Başkanı Cebrail İbiş 2008 yılında kamu çalışanlarının beklentilerini değerlendirdi. İbiş konuşmasında şu ifadelere yer verdi. “2007 yılında ülkemiz demokrasi alanında büyük bir sınav vermiş ve bu sınavdan başarı ile çıkmıştır. Bu süreçte kazanan ülkemiz olmuştur. 2007 yılında birlik ve beraberliğimizi zedeleyen terör olaylarının olduğu, annelerin, bacıların ve gelin kızların ağladığı bir yıl olmuştur. Terörün son bulması amacı ile başlatılan sınır ötesi operasyonun terörün tamamen yok oluncaya kadar devam etmesi en büyük temennimizdir. 2007 çalışanlar için büyüyen ülke ekonomisinden ve gayri safi milli hasılattan yeterli pay alınamayan bir yıl olmuş, maaşlar yoksulluk sınırının altında kalmış ve gelir dağılımında adaletsizlik devam etmiştir. 2008 yılında hükümetten kamu çalışanlarının beklentisi, insan onuruna uygun bir yaşam düzeyidir. Uygulanacak ekonomik politikalar, istihdam ve üretime öncelik tanımalı, politikaların tekmelini insan oluşturmalıdır. 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu biran önce değiştirilmelidir”



ADİL BİR DAĞILIM

Sendikacığını ana unsuru olan yönetime katılma, grev ve toplu pazarlık hakkının memurlara verilmesi gerektiğini belirten İbiş, “Gelir dağılımının adil bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Kamuda çalışan işçi ve memur maaşları arasındaki adaletsizlik giderilmelidir. Çalışanların yönetime katılım sağlanmalı ve demokrasi hayatın her aşamasında uygulanmalıdır. Halkın ihtiyaçlarına cevap verebilen sivil bir anayasanın biran önce hayata geçirilmelidir. Adil bir yaşam mücadelesinde, gelir dağılımında eşitlik için, güvenlikli ve sağlıklı bir iş ortamı için, sosyal güvenlik haklarımızı geliştirmek, sosyal politikaların uygulanması konusunda baskı unsuru olabilmek ve her düzeyde yönetimlere ortak olmak için kamu çalışanları örgütlenmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.



PLAKET VERİLDİ

“Çalışma Hayatında Stres” adlı konuşmasıyla stresin sebepleri, ve çözümü hakkında katılımcılara bilgiler veren Uzman Doktor İbrahim Yılmaz, “Stres yaşamın gerçeğidir” diyerek, hayatımızın her noktasında stresin varolacağını belirtti. Yılmaz, “stres yaratabilecek ortamlardan uzak durulması gerekir. Kişi sosyal ve ekonomik sorunları karşısında çaresiz bir şekilde kalırsa stres büyür. Bu yüzden sorunlarınızı hallederken kendinizi yormayınız. Sorunlarınıza hep olumsuz yönden bakmayınız. Halledebileceğiniz yollardan giderek, yıkımınızı en aşağı indirin. Zaten biz doktorlar, kişilerin sosyal, ekonomik ve çevresel sorunlarını kaybedemeyiz. Kişide bu sorunlardan kaynaklanan stresi en aza indirip, kişinin olaylara tepkisini ve yıkımını en aza indirmeye çalışırız. Bizim tavsiyemiz, soğuk kanlı ve düşünceli hareket edilmelidir. İş sorunlarını eve, ev sorunlarını işe ve dışarıdaki hayatınız sorunlarını da ev ve işinize getirmeyiniz. Bu sayede sorunlarınızın büyümesini engellersiniz” şeklinde konuştu. Toplantıya katılımdan dolayı ve verdiği bilgilerden dolayı Uzman Doktor İbrahim Yılmaz’a Enerji Bir-Sen tarafından plaket verildi.

20 Mart 2009 Cuma